Elazığ
29 Nisan, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    34.79
  • ALTIN
    2439.4
  • BIST
    10082.77
  • BTC
    63074.87$

ÜNİVERSİTE Mİ? ANAOKULU MU?

09 Aralık 2022, Cuma 14:25
ÜNİVERSİTE Mİ? ANAOKULU MU?

Diplomalı işsizler ordusunun üretim yeri olan üniversiteleri bu kadar önemsemek yerine, eğitimin en sağlam temellerinin atıldığı ve ülkemizde kıymeti bilinmeyen okulöncesi eğitimini yaygınlaştırmanın zamanı geldi de geçiyor. Okulöncesi eğitim en genel tabirle; 0-6 yaş grubunun bedensel, zihinsel, duygusal, bilişsel, sosyal gelişimlerini sağlamaya çalışan, çocuğun iletişimini artıran, sosyalleşmesini sağlayan, zengin çevresel uyarıcılar sunan öğrenme ortamıdır.

Bir çocuğun kişilik gelişimi, bedensel ve psiko-sosyal gelişimi, duyuşsal, zihinsel gelişimi açısından erken eğitim dönemi olan okulöncesi dönem son derece önemlidir. Öğrenme malum doğumdan itibaren başlar. İlk öğrenme ortamını aile sağlar. Ancak sanılanın aksine aile, ilkokula başlayacağı 1.sınıfa kadar tek başına yeterli olmuyor. 2.5, 3 yaşından itibaren bir çocuğun mutlaka yarım günde olsa onun her  açıdan gelişmesini sağlayacak eğitim ortamında olması gerekiyor. Çünkü bir çocuğun en yüksek öğrenme potansiyeli  araştırmalar gösteriyor ki; okulöncesi dönemdedir. Bu yüzden devletin okulöncesi eğitimini yurdun her köşesine her mahallesine taşıması ve buna uygun ortam yaratması gerekir.

**Ülkemizde maalesef okulöncesi eğitime gereken önem verilmiyor. Son yıllarda oran olarak artsa da hala çok düşük seviyede. Bakanlığın açıkladığı son verilere göre :3-5 yaş grubunda yüzde 28; 4-5 yaş grubunda yüzde 37; 5 yaşta yüzde 58  oranındadır. Rakamlardan anlaşılacağı üzere oran çok düşük. Avrupa Ülkelerine baktığımızda bu oran yüzde 90 ve üzerindedir. Yani Avrupa Ülkeleri okulöncesi eğitimin ne kadar önemli olduğunun farkındalar ve bu alana büyük yatırımlar yapıyorlar.

Türkiye, erken çocukluk eğitimindeki okullaşma oranları en düşük OECD ülkesi. Geleceğimizin yol haritası, mimarı olan çocuklarımızın ilk eğitimini alacağı ve bu eğitimin bir ömrün, bir neslin temelini oluşturacağı dikkate alındığında, devletin eğitimde temel olan okulöncesini; yatırımlar, teşvikler ile desteklemesi, buna uygun yasalar çıkarması gerekir. Gerekirse zorunlu tutarak ülkenin her yerine yaymalı. Prof. Selçuk Şirin Hoca'nın dediği gibi: "Her ile bir üniversite açacağımıza her mahalleye bir anaokulu açmalıyız." Eğitimde fark yaratmak istiyorsak anaokulundan başlamalıyız. Çocuğun öğrenmeye hazırlandığı, sosyalleştiği, iletişimini geliştirdiği, eğitim öğretim temellerinin atıldığı, oyun yoluyla öğrenerek her açıdan geliştiği bu dönem çok önemli. Okulöncesini basit bir oyun etkinliği olarak görmek, çalışan anneler için bırakacak bakıcı olarak görmek artık cahillik seviyesinde bir yanlış anlamadır. Ama bizde maalesef eğitimde yanlışlar daha ilk ve belki de en önemli basamaktan başlayıp son basamağa kadar devam ediyor. Mesela her çocuk aynıymış gibi, aynı eğitimi yaklaşık 18 yaşına kadar veriyoruz. Böyle eğitim olur mu? Eğitimi en geç 3 yaşında verip, 18 yaşına geldiğinde artık sonlandırma aşamasına gelmeliyiz. Elbette üniversiteler  olacak ama lise açar gibi de açmamalıyız. Her öğrenciyi çok düşük puanlarla bölümlere yerleştiriyoruz. Böylece kendimize işsizler ordusu yaratıyoruz. Ayrıca nicelik olarak artmış, niteliği doğal olarak düşmüş bir ordu.

** Dediğim gibi her ile üniversite açmak geçen yüzyılın hikayesidir. Bu yüzyıl çok hızlı değişim ve dönüşüm çağıdır. Hızlı uyum çağıdır. Biz bu hızla gidersek dünyanın geldiği seviye ile aramızdaki level farkı daha da artar. Erken eğitimin önemini anladığımız, ve bu amaçla yurdun her köşesine yaydığımız zaman, eğitimde çok sağlam bir adım atmış olacağız. Özellikle kırsal bölgelerimizde okul öncesini yaymalıyız. Bunu başarabilirsek inanın hiç beklemediğimiz kadar olumlu netice alırız. Ne kadar sağlam temel olursa o kadar güçlü bina olur bu kadar basit.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.