Toplum Mühendisliği
09 Mart 2025, Pazar 18:00Bugün size Kemal Tahirin "Kurtlukta Kanun"kitabından bahsetmek istiyorum.
Tarihte birbirine benzer çok olay vardır.
Kahramanlar ve mekan farklıdır
Size M.Kemal ile Tayyip Erdoğan'ın aynı duyguları yani ölüm psikolojisini irdeleyen bir benzerlikten bahsetmek istiyorum.
Kitapta anlatıldığına göre Atatürk en az beş darbe ve suikast teşebbüsüne maruz kalmış. Erdoğan içinde yine çok sayıda teşebbüse maruz kaldığı söylenir.
Cumhuriyet kurulurken yeni sistem ve devlet yönetimine uyum toplumu germiş yenilikler ve değişim bazı itiraz ve muhaliflerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Her yeni gibi cumhuriyet de doğum sancıları çekiyordu.
Osmanlı toplumunun geleneksel,örfi ve dini kanunları ile büyümüş halk ile yenilikçi ve batıcılardan oluşan yönetici kesim arasındaki tartışmalar ve çatışmalar artarak devam ediyordu.
Atatürk'ün saf dışı ettiği ittihatçılar ile 1.meclisteki islamcı milletvekillerinin keskin muhalefeti ve fiili düşmanlığı devam ediyordu.
Kurtuluş savaşından zaferle çıkılmıştı ama yeni sorunlar ortaya çıkmıştı.
Atatürkü çok yüce büyük bir lider olarak görenlerle birlikte Batıcı ve hain olarak görenler de artmıştı.
Toplum adeta ikiye bölünmüştü.
Atatürk'ün o günkü liderlik profili ile bugünkü Erdoğan arasında toplumsal bakış açısından benzerlikler vardı.
Sevenleri kahraman bir lider olarak görürken muhalifleri hain olarak niteliyorlar
Bugün Erdoğanı yok etmek istiyenler gibi o günde M.Kemali suikastla yok etmeyi düşünenler olmuş kitaptan anlaşıldığına göre.
Çünkü suikast riski ve korkusu dünyadaki tüm liderler için ölümle dans etmek gibi bir şeydir.
1926 yılında İzmir İktisat Kongresine yapacağı ziyarette M.Kemal için suikast hazırlığı yapılır.
Trabzon mebusu Ziya Hurşit,Gürcü Haliĺ ve başka birkaç kişi suikast hazırlığı yapmıştı.
Erken gelen bir ihbar suikastı ve darbeyi önlemiş devamında aralarında milletvekilleri ile üst düzey yöneticilerinde olduğu 12 kişi idam edilmişti.
Milli eğitim Nazırı şükrü bey ile Çalışma Bakanı'nın da aralarında olduğu 6 milletvekili 14 Temmuz sabahı asılmıştı.
14 Temmuzda asılanlar ile 15 Temmuzu yapanlar aynı şeyi istiyordu.
İktidarın değişmesini.
M.Kemale yapılan suikast 15 Temmuzda yapılan hain darbeye çok benzer özellikler taşıyordu.
Tayyib bey Fetöcülerden dolayı kendini iktidarda rahat hissetmezken M.Kemal de ittihatçılardan dolayı kendini hiç rahat hissetmiyordu.
Bence ikisininde siyaset anlayışları ve toplumsal dönüşüm talepleri birbirine çok benzerlik içeriyor.
Olağanüstü hal ilan edilerek toplumun üstünde dört yıl süren baskı ve korku oluşturuldu o dönem.
Öyle ki suçlu suçsuz birbirine karışmıstı artık.
O dönemin TOBB başkanı olan Kara Kemal de olayla ilgisi olmamasına rağmen K.Karabekir ve Rauf Orbay gibi arananlar listesine girmiş tam tutuklanmak üzere iken kafasına sıkarak intihar etmişti.
M.Kemal biraz bu olayı bahane ederek bu arada tüm muhalifleri halletmek istedi.
Erdoğan Başkanlık sistemine geçiş için hazırlık yaparken Fetöcüler de iktidarı almak için hazırlık yapmıştı.
İki tarafta da gizli bir gerilim vardı.Kılıçlar çekilmiş gibiydi.
Erdoğan işi sağlama almak için MİT'i kendine bağlamak istiyordu.
Çünkü "KURTLUKTA KANUN"düşeni yemektir.
Düşen ölür yanii.
Birbirlerini yemeye karar vermişlerdi.
Kim düşerse gider.
İngilizler "kavgada düşmek ölümdür" derler.
Atatürk bunu düşünerek muhaliflerin gazını almak ve normalleşmek için yollar arıyordu. Sonunda kendi eliyle muhalif bir parti kurmaya karar verdi.
Bununla yeni kurulan muhalif partiye girenlerin düşmanları olabileceğini bilecekti.
Dört yıl süren baskı ve korkudan sonra 12 Ağustos 1930 da Serbest Partiyi kurdu.
Ama partinin başına geçecek muhalif isim kim olacaktı?
Açık açık bunu dile getirmek büyük cesaret gerektiriyordu.
Atatürk'ün en yakın dostu ama inönünün nefret ettiği Fethi Orbay Atatürk tarafından gizli olarak göreve getirildi.
Kurulan partinin ismi çok anlamlıydı.
Serbest Parti!!!
Yani konuşmak serbest
muhalefet etmek serbest,
herşey artık serbest olmuştu.
Kendi seçtiği 60 vekili seçtirip 60 bin Tl bağışta bulunarak parti aktif olarak siyasi hayata girmişti.
CHP başkanı ve Başbakan olan inönü Gazinin neden böyle bir karar aldığını düşünürken uykularıda kaçmıştı.
Nitekim M.Kemal Giresun mebusu Asım beye partiyi niçin kurduğunu şöyle açıklıyordu;
1-Meclisteki tek partinin artan yolsuzluk ve usulsüzlüklerini dengelemek
2-Çok korkmuş ve gerilmiş topluma ihtiyatlı olarak hürriyet havası estirmek ve rahatlamalarını sağlamak.
İşte bu bugün toplum mühendisliği için sosyologlar tarafından kullanılan yaklaşım için kullanılan bir kavram.
Atatürk bu yöntemle toplumu kutuplaşma ve gerginlikten kurtarmaya çalışırken Tayyip Erdoğan Atatürk gibi muhalif parti kurmak yerine kaset darbesiyle halledilen Baykalın yerine aday aradı mı bilmem ama iktidarının sürekliliği için en uygun aday olan Kılıçdaroğlunu Fetöcüler mühendislik projesi olarak partinin başına getirmişti.
Erdoğan Yeni parti kurmayı düşündü mü o bilinmez ama kurulan partileri kendi partisiymiş gibi devşirme usulleri kullanarak yanına çektiğini biliyoruz. Atatürkün partisinin başkanı yüzyıl sonra bir başka darbeci mantık ve kişiler tarafından seçilmişti.
Kaderin cilvesi mi diyelim yoksa toplumun ruhunu anlama mı diyelim onu da size bırakıyorum.
Eğer 22 senedir sıfır muhalefet ile iktidarını başarıyla sürdürebildiyse bu Cumhur ittifakını Türkiye ittifakına döndürecek bir akla sahip olabileceğinin ispatı olarak da görülebilir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum