SAĞIRA SÖZÜNÜ, KÖRE YÜZÜNÜ…
09 Aralık 2022, Cuma 11:15Bazı sözler vardır, sayfalarca anlatmak istediğin şeyi etkili şekilde bir cümleyle öyle güzel ifade eder ki, içine anlam saklar da saklar. Okuyan kişiye göre de ana düşünce etrafında sayfa sayfa tasvir eder manayı.
“Sağıra sözünü, köre yüzünü süsleme “ bunlardan biri.
Seni duymayana neyi ne kadar anlatırsan anlat, sahrada su bolsan boş, ateşin içinde buz olsan beyhude. Güzel sözler, özlü ifadeler kullan da kullan. Duymaz!
Söz güzeldir etmesini duymasını bilene. Göz de güzeldir bakmasını görmesini bilene. Fiziksel değil anlatmak istediğim. Demem o ki, melodilerle beslenmesine gerek yok hoş duymak için, badem yapılı ya da okyanus renkli olmasına da gerek yok gözün, güzel görmek için.
Sağıra sözünü süsleme.
Seni duymak istemeyene derdini anlatsan, içindekini döksen, kanıtlı ispatlı bile konuşsan seni anlayacak mı? Anlamaz!
Gidip derdini anlatacak birini arasan bulamazsın, bulsan anlatsan bile seni anlamaz. Ya işine gelmez ya da menfaatine.
Seni duymak istemiyorsa, Gazali’ den de yola çıksan boş, sokak ağzı konuşsan etkisiz.
Komşu olsun, arkadaş olsun, kardeş olsun, istersen yoldaş olsun, sağır olur duymaz, lal olur konuşmaz. Duvarlarla konuşuyor sanırsın kendini.
Hz. İsa’ya bir gün bir kişi şu şekilde soru yöneltmiş; ‘’Ölüyü diriltmekten daha zor ne olabilir?’’ denilmiş ve Hz. İsa’da bu soruya karşılık olarak ‘’İfhamu Men LaYefhem’’ demiş. Yani anlamayana anlatmak diyor…
Yüzünü de köre süsleme.
Seni görmek istemeyene dünyanın en güzel manzarasını sunsan ne olur?
Gözleri görmeyen biri karşısına dünya güzelini çıkartsanız da nafile. Gördüğü halde, bildiği, farkına vardığı halde kör numarasını sürdürenlere yapacak bir şey yok.
Görmek isteyen, gözünüzü çevirirken kirpiğin dönüşünden anlar seni. Görmek istemeyene sıra sıra dağlar kadar sebepler göstersen işe yaramaz.
Anlamak istemeyene, görmek istemeyene, kimseye hak ettiğinden fazla değer verip, sonunda kendini değersiz hissetme. Vefasıza vefa gösterme! Bilmez olan ne anlar yaprağın yeşilinden, toprağın kahvesinden, suyun berraklığından? En güzel mısraları seçsen yazın alanında, en güzel tonlarını seçsen renklerin ne fayda! Görmez, duymaz! Verdiğin çabayla yorgun, hayal kırıklığın ile bitap düşersin.
Kısacası meczup olup dolansan görmezler duymazlar, en nadide çiçek olsan suyun olmaz kuruturlar. Bu sebeple anlamayana ne güneş olacaksın ne hava.
Bataklığa batmış çaresiz bir ceylan gibi hareket ettikçe çekilirsin diplere doğru.
Ne kendini yor böyle insanlar için ne de onlardan görmelerini duymalarını bekle.
Onlar ki menfaatleri söz konusu olunca en iyi gören en iyi duyan olurlar, lakin istemedikleri zaman kapı duvardır onlar. Hiç kendini yormayacaksın vesselam.
Şiirlerini sözlerini, en ilahi duygularla seni dinleyecek insanlara, güzel yüzünü, anlamlı bakışını hak edene saklayacaksın. Değerli olan incidir, ulaşılamayan her zaman gizemlidir. Çatlamış kuru toprak ne anlar sarı çiğdemden, demir leblebi ne bilir suyun şırıltısından!
Sarraf olan anlar değerli taşın kıymetinden. Diğerleri derede çakıl sanır seni.
Ah ah! Ahu gözlü dilber olsan görmez, memlekette namın yiğit olsa duymaz, yaylaların en yanık türküsü olsan, hoyratı barağı olsan, Beethoven’ın dokuzuncu senfonisi olsan bilmez bunlar.
Sakın ola, görmeyene yüzünü, duymayana sözünü sesini süsleme!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Halil Suna
09-12-2022 17:49Ağzına yüreğine kalemine sağlık