Mikrofon şehveti
01 Mart 2025, Cumartesi 23:29Lisans döneminde İletişim Hukuku dersinde hocamız öğretmişti bu tabiri. Özellikle canlı yayınlarda mikrofon görünce durmadan konuşmaktan kendini alamamak, mikrofonun cazibesine kapılmak anlamında kullanılan bir tabir.
Niçin bu başlığı kullandığımı soracak olursanız, iki gündür bizzat yaşadığım ve eminim ki benim gibi düşünen binlerce vatandaşın olduğuna inandığım bir mağduriyeti tarif etmek için bu başlığı seçtim.
Malumunuz mübarek Ramazan ayı başladı. Ramazanın en sembolik ibadeti teravih için camileri dolduruyoruz. Elazığ merkezdeki bütün camilerde aynı mıdır bilmiyorum ama, benim oturduğum semtteki camide ezanla birlikte yerimizi aldıktan sonra 20 dakika boyunca uzayan merkezi vaazı beklemek zorunda kalıyoruz. Yazıyı kaleme aldığım bugün 19.39'da yatsı ezanı okundu. Namaza durup ibadetimizi yapmayı beklerken, merkezi vaazda hocanın "orucun hikmetleri" üzerine nasihatlerini dinleyip saat 20.00 sularında yatsı namazının sünnetini ancak kılabildik, akabinde teravih namazıyla birlikte 20.34'te camiden ayrılmak zorunda kaldım. Ayrılmak zorunda kaldım diyorum, çünkü ben ve benim gibi kadınlar başta olmak üzere yaşlılar, zorda olanlar bir saate uzayan ibadetten dolayı insani ihtiyaçlar için bir an evvel evlerimize dönmek zorunda kaldık.
Böylesine hassas bir konuda yanlış anlaşılmak istemiyorum. Çünkü konular esası anlaşılmadan semboller üzerinden konuşulduğu için zaten günlük hayatta bir sürü problem yaşıyor olduğumuz gerçeğinin de farkındayım.
Hadi ilk gece, Cuma akşamı il müftüsü hocamızı anlarım ama bugünkü örnekteki gibi yatsı ezanından sonra namaza 20 dakika sonra başlamanın sebebi hikmeti nedir? Bugün oruç konusunda vaaz veren hocamız hiç düşünmedi mi acaba, "zaten teravihe gelen bir insan gündüz orucunu tutmuştur, iftarını yapıp, bir an evvel ibadetini yapıp, gündelik hayatına devam edecektir" diye hiç mi empati yapmıyor. Ezan okunur okunmaz ibadetini yapıp ev hayatına dönüp bulaşığıdır, evin toplanmasıdır, mesaisi olan kadınlar için öbür güne hazırlıktır, tonla iş var. Şimdi diyeceksiniz 20 dakika geciksen ne olacak? Özür dileyerekten, teravih iftar sonrası yapılan bir ibadet ve ister istemez insan bünyesi sıkışıyor. Benim gibiler hadi neyse de bunun yaşlısı var, hastası var. Hiç mi düşünmezsiniz sayın hocalarım? Hele hele zaten orucunu tutup gelmiş, teravihini ifa etmek isteyen birine niye orucun hikmetlerini izah etmeye çalışıyorsunuz, benim eleştirdiğim husus bu.
Kusura bakmayın Sayın Müftüm, ezan sonrası vaazları kimse dinlemiyor. Çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi zaten orucunu tutmuş, teravihini eda etmek isteyen birine "oruç" konulu nasihatin hiçbir tesiri yok. Keşke bu nasihatleri gündüz saatlerinde açıktan orucunu yiyen yerlerde yapsanız, belki tesiri olur.
Son olarak yazımı bir teklifle bitirmek istiyorum. Benim yaşım elvermiyor ama büyüklerimiz bahsetmişti ki önümüzdeki yıllarda Allah nasip ederse biz de yaşayacağız. Kış günleri kısa günlere denk gelen Ramazanlarda mesai saatlerine denk geldiği için teravih namazları daha geç bir saate tehir edilebiliyormuş. Ya "mikrofon şehveti” nden vazgeçip ezan okunur okunmaz teravih namazını idrak edelim, ya da ezandan sonra 20 dakika vaazın bitmesini bekleyip öyle gelelim teravihi kılmaya.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum