Elazığ
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2393.5
  • BIST
    10276.88
  • BTC
    64139.632$

Merhaba

11 Aralık 2022, Pazar 13:38
Merhaba

       Merhaba sevgili okurlar. Yine farklı bir köşeden sizle selamlaşalım. İnsanın hayatına ne kadar yenilik girerse ve tecrübesi ne kadar artarsa anlatacakları o kadar çoğalıyor sanırım. Kimi zaman sözel olarak, kimi zaman da yazınsal alanda anlatacaklarımızı siz sevgili dinleyicilere veyahut okurlara aktarıyoruz.

 

      Herkesin baktığı pencere elbette farklı. Farklı pencereden bakınca, odaklandığımız yerleri manzaraları da farklı görüyoruz aslında. Mekânlar,  insanlar ve zaman değişince konular da değişiyor.

 

     Sonbahar gelmiş, hava yağmurlu ve her yer sarı, kırmızı ve turuncu renkler ile bezenmiş. Hazanı sevenler için doğa muhteşemliğini sonsuz cömertliği ile sunuyor.

Elimizde bir bardak çay yaşlı bir amcayla pencereden dışarı bakıyor, gelen geçeni izliyor, hasbi hal ediyoruz. Çocuklarla ve yaşlılarla sohbetin tadına doyum olmuyor.

İç çeke çeke hayıflanıyor büyüğümüz. “Bizim zamanımızda saygı vardı, şimdi kızlarımız sokaklarda sigara içer oldu, eskiden utanıp önüne bakarlardı şimdi ansızın karşılık verir oldular. ” diyor.

 

 

    Ne zaman geldi geçti bilinmez, çok şey değişti değil mi? Ana babaya saygı tükendi, ağabeye saygı hak getire! Aslında çocuklara gençlere sevgi ilgi arttıkça, karşılığı kötü almaya başladık. Şımarıklık mı desek, iyi niyet mi desek fazla hassasiyet göstermekten mi desek bilmiyorum fakat gerçek şu ki yeni nesil bu bakımdan içler acısı. Herkesin hakkını yiyemeyiz. Bu genellemeye kafa tutanlar da var elbette. Sayıları çok az ya da yetersiz diyelim. Ama yok değiller.

 

 

   Renksiz resimlerde ışıl ışıl okyanus mavisi bilyeler, iri gözlü kız çocuklarının yüzünde masumiyet ibaresi, haylaz dediğimiz veledin en fazla yaptığı ise koşturmasıydı sanki, bir de cam kırması mı desek? Ne de güzel anımsıyorum çocukluk yıllarımı…

 

    Tarihin her döneminde büyükler yaşça küçük olanları eleştirmiştir bu doğru. Aristotales M.Ö. 350  yılında ‘ Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar, büyüklere karşı saygısızlar, ailelerine karşı geliyorlar ve öğretmenlerini öfkelendiriyorlar”  diyor.  Bu eleştiri hep devam ediyor aslında evet.  Bizim gençliğimizde de bizi eleştiriyorlardı bu kadar sert olmasa da. Erkeklerin saçları, kızların giyimleri, sokaklarda el ele gezmeler, yüksek sesle konuşmalar gülmeler … hepsi ile yargılanıyorduk.  Şimdi biz, gençleri eleştiriyoruz, saygısız bulmamız onlara haksızlık yaptığımız anlamına gelmiyor. Uzun süre büyükşehirde yaşadım. Çocukluğum Gemlik’te, gençliğim Bursa, fakülte zamanı İzmir ve çalışma hayatım İstanbul’da geçti. Büyükşehirlerde toplu taşımalarda yer verme olayı hemen hemen bitik. Buralara gelme sebeplerimiz arasında kaybolan kültürümüze özlem yatıyordu kuşkusuz. Ne umduk ne bulduk derseniz, avucumuz bomboş kaldı burada da.  Büyüdüğümüz ortam, şartlar, değerler, süreç ve sistemler birbirinden farklı olsa da zaman içerisinde doğuda da yitivermiş özlemini duyduğumuz değerler. Şimdiki çocukları gençleri de biz yetiştirdik. Onlar da bizim koşul ve değer yargılarımıza göre şekilleniyor. Medya etkisi bu oluşumu şekilsiz hale getiriyor zamanla. Bizlerin etki alanından daha geniş bir alana girdiklerinde muhafaza edemiyoruz artık. Birbirlerinden etkilenen ve internetin kötü kullanımından kaynaklı etkileşimler gençleri farklı olumsuz bir duruma getiriyor. Güzel diksiyon ve anlatım yerini anlamsız bir konuşmaya bırakmış durumda, hal ve hareketler fenomen hayranlığı ile sonuçlanmış.

 

  Hep olumsuzluktan söz etmeyelim. Farklı bakış açılarını aradığımız bir çağda fazla beylik laflar da etmek istemem. Gençliği anlamaya da çalışıyorum itina ile.  Daha önceki nesiller, yalnızca kendi gelecekleri için çabalarken, yaptıkları hatalar ve umursamazlıklar nedeniyle şimdiki nesiller, o farklı olmakla suçlanan gençler, sadece kendi gelecekleri için değil, tüm dünya için endişeleniyorlar. Ondört onbeş yaşlarında biz ne yapıyorduk? Ben Bursa’nın en güzel ilçelerinden Gemlik’te denize sıfır bir evde  oturuyordum. Spor salonuna voleybol oynamaya, folklor antrenmanlarına katılıyor, resim kurslarına, tiyatroya, operaya gidiyordum. Site önünde arkadaşlarla bisiklete biniyor kızlı erkekli özgürce oyunlar oynuyor, sohbetler ediyorduk.  Peki ya o farklı gençler ne yapıyor?

Biri çıkıyor sadece iklim üzerine okul grevi organize ediyor. Ve tüm dünya gençleri cumaları okula gitmeyip, yetişkinlerin aklını başına getirmek için çaba harcıyor.  Kimi de yetişkinlerin çıkardığı savaştan kaçarken kardeşini denize kurban veriyor ya da ailesini.  İstenmediği bir ülkede yaşamaya çalışıyor ya da şehirde. Yüzünde bir maske arka sokaklarda mafyacılık oynuyor kimi. Kimi de yüzünde maske, bir hayvanı ateşlerden kurtarmaya çalışıyor.

 

  Çok eskiden de olsa yakın zamanda da her nesil bir öncekini eleştirdi. Tıpkı bizim yaşlı amcayla bir pencere önü sohbetimiz gibi. Yaşadığımız koşullar sonucu şekillendi gençlik. Bazen iyiye yakın yetiştirebildik bazen de utanacak kadar haklarından gelemedik.  Genç kızlarımızı ya nakıştaki oya kadar zarif görür olduk ya da para avcısı olacak kadar gözleri dönmüş. Ahlak ve edepten uzak büyük bir aldatmaca ile kendini bir yaşam içerisinde aldatanlar mı, iş ahlakından yoksun olanlar mı desek. Gençlerimiz ah gençlerimiz … Benzetmelerde bile arayı bulamadığım, uçlarda benliklerini kaybetmiş ya da diğer uçta tam not almayı hak etmiş alkışlanası gençlerimiz…

 

  Bir önceki nesli eleştirmek kuşkusuz devam edip gidecek. Temennimiz vicdanı hür, merhamet duygusu yüksek, maneviyatı olgun saygılı gençlerle buluşabilmek zaman içerisinde. Saygıyı başına taç etmiş aynı zamanda ileri görüşlü, konuşmasıyla bayağı değil, düzgünlüğü ile etkileyici gençler.

 

 

     En çok edebi ile başarısını harmanlamış, en çok kazancı ile helali uyum içine sokmuş gençler görmek ister gözlerimiz. Hangi çağ olursa olsun, olumsuz yanları da olacak gençlerin. Akademik başarısı düşük olsun, maddiyatı maddesi az olsun. Özü sağlam, yolu doğru olsun yeter ki.

 

   “ İnsanoğlunun vücudunda küçücük bir et parçası vardır diyor güzeller güzeli Peygamber. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.”

 

    Nesilden nesile  sevgi, hakkaniyetle ve mutlaka adaletle…

 

 

     Bir çaya sığamayacak konuşmalarımız. Bir diğer pencere önü, kapı kenarı sohbetinde dertleşmek üzere. Hayırlı ve güzel evlatlar yetiştirmek ümidiyle.

 

                                                                            Hürmetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.