Kutsal Oyuncaklar
22 Mart 2025, Cumartesi 11:59Bildiğiniz gibi insanlar sıkıldıkları zaman can sıkıntılarını gidermek için bazı oyuncak ve araçlarla oyalanarak zaman geçirip eğlenirler.
Çocuklar oyuncak araba oyuncak barbi bebek oyuncak tabanca ile topaç gibi şeylerle oynayıp zamanlarını neşe ile doldururlar.
Büyüklerin oyuncağı ise gerçek arabalar gerçek tabancalar gerçek barbi kadınlar
ile paradır ve boşluk bunlarla doldurulur.
Ama insanların içinde bir sınıf var ki onların oyuncağı dünyadaki tüm
insanların kullandığı oyuncaklardan farklıdır.
Bunlar din adamları sınıfıdır.
Yani meslekleri din olan insanlar.
Veya geçimlerini din işleri ile kazananlar.
Dünyadaki tüm din adamları bu sınıftandır.
Bunlar Hahamlar,Rahipler Azizler,Müftüler,Şeyhler,İmamlar diye isimlendirilmişler.
Bazı insanlar oyuncaklarla meşgul olup zaman geçirirken bu din adamlarının oyuncağı kutsal kitaplar ve metinlerdir.
Onların oyuncağı Kutsaldır...
Hindular için VEDALAR
Yahudiler ve Hristiyanlar için
KİTABI MUK(H)ADDES
Müslüman din adamları için KUR'AN.
Burada Kuran'ı oyuncak gibi kullanıp bir nesne haline getirenlere değineceğim.
Maalesef rabbimizin ilahi kelamı olan Kur'an din adamlarının elinde oyuncak oyun hamuru gibi kullanılmış.
Öncelikle Kur'an rastgele ve kuralsızca
her önüne gelenin kafasına göre anlam vereceği bir kitab asla olamaz.
İlkelere bağlı kalmadan,gramere sadakat göstermeden yapılan meal çalışmaları
Kuran'ı oyuncak olarak kullanılan oyun hamuru seviyesine düşürmektir.
Bu din adamları Allahın bu eşsiz Kitabını babalarının malı gibi görmüşler maalesef.
Ayete anlam veremeyince cümlenin öznesi ile nesnesini değiştirmiş geçmiş zamanı gelecek zamana döndermiş ayette olmayan kelimeleri ayetin içine katmış yani bu kitabı oyun hamuru gibi istedikleri şekle sokarak anlayabileceklerini zannetmişler.
Bu nedenle islam dünyasında
yirmi farklı şekilde harekeleme şekli
yani kıraat ortaya çıkmış.
Doğal olarak bu durum yirmi farklı
Kur'an anlama şeklini ortaya çıkarmıştır.
İşte toplum bu nedenle paramparça olmuş.
Bir nevi Kuran'a Oryantalistlerin yaptığı gibi
değeri olmayan bir kağıt parçası olarak muamele etmişler.
Öncelikle Kur'an masa başında çalışan akademinin ve diyanet denilen bir kurumun üzerinde istediği gibi tasarrufta bulunacağı bir kitap ve metin değildir.
Bu kitap grameri Allah tarafından belirlenmiş olup bir metoda göre anlaşılması zorunlu olan bir kitaptır.
Kur'an el yazmalarında noktasız ve harekesiz bir şekilde bize ulaşmıştır.
Gramerini(İrab)yani harekelerini
herkesin kafasına göre yapamayacağı
bir kitap türüdür Kuran.
Çünkü müzzemil süresinde geçen
Tertil ve Rettil fiilleri masdar olarak masdarı binai nevi'dir.
Rabbimiz bu ayette
"Kuran Nevi şahsına mahsus"
bir çalışma ile ancak doğru anlaşılır diyor.
Yani gramerinde özel bir yöntem vardır.
Kuran rehber olarak gönderilmiş bir kitap
olduğu için insan rehberin git dediği yere gitmek zorundadır.Aklını onun gramerine tabii kılmak ilmi olarak farzdır.
İnsan Kur'an metnini kendi aklına ve bilgisine uydurarak şekillendiremez.
Çünkü onun gramer kurallarına ve yöntemine uymadan doğru anlamı
asla bulamayız.
Allahın geçmiş zaman kalıbı ile kullandığı bir cümleyi gelecek zaman cümlesi olarak
çevirmeye resuller bile yetkili değildir.
İşte bu din adamları ayetin ne demek istediğini Kur'an bütünlüğüne bakarak bulamayınca kafalarındaki anlamı ayete giydirebilmişler.
Yani kendileri Kuran'ın metnine sadakat göstermeyip metni kendi keyiflerine göre yorumlamışlar.
Bu kitabı yalnızca ilahiyatdaki prof yada Doçentler daha iyi anlar diye bir şart yoktur.
Veya bu ilahiyatlardan mezun olanların maişeti için işe girdikleri kurumsallaşmış diyanet işleri bu kitabı en iyi anlar ve yorumlar diye bir şartda yoktur islamda.
O tüm insanlığın akıl seviyesine uygun olarak açık ve anlaşılır olarak tüm insanların anlamakla sorumlu olduğu bir kitab olarak gönderilmiştir.
Yahudilerde hahamlardan başkası
kitaba dokunamaz.
Onların rabbi denilen soytarılarından başka kimse tanrılarının! ne dediğini anlayamaz mışş.
İşte bu prof doçent etiketli ilahiyatçı
kutsal avcıları bu İlahi sözün anlamını tefsir edip açmaya çalışırken aslında anlamı bozmuş ve daha kapalı hale getirmişler.
İki örnek ile derdimi anlatayım
Yunus-94.ayet Diyanet Meali
فَاِنْ كُنْتَ ف۪ي شَكٍّ مِمَّٓا اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ فَسْـَٔلِ الَّذ۪ينَ يَقْرَؤُ۫ الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكَۚ لَقَدْ جَٓاءَكَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَر۪ينَۙ ﴿94
94. Ey Muhammed eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen,senden önce Kitab’ı(Tevrat’ı)okuyanlara sor.
Andolsun ki sana Rabbinden hak gelmiştir.
O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma!
(Yûnus, 10/94)
Üstteki ayet fe in kunte ile başlıyor.
Arapça metinde hitabın hangi Resule yapıldığı belli değil.
Acaba şüphede olan bu resul kim?
Hz Muhammed olduğu belli değil.
Başka bir resul ile ilgili bir konu da olabilir.
Ayete göre bir Resul şüphe içindeymiş.
Resuller şüphe içinde olabilir mi?Asla.
Bu ayet risalet başladıktan11yıl sonra inmiş diyorlar.
Ey Muhammed diye başladıklarına göre şüphede olan hz Muhammed oluyor otomatikman.
Yani hz Muhammed11yıldır vahiy alıyor ve Cebrail ile ilişki içinde ama hala daha şüphe içinde öyle mi?
Eğer bir resul buna rağmen hala daha Allah'dan gelen konusunda şüphede ise Peki bizim durumumuz ne olacak acaba?
Bundan daha kötü olanı ise
"Allah eğer benim sözüm seni ikna etmedi ise o halde git sapık Yahudi ve Hristiyan din adamlarına sor" dedi.ÖYLE Mİ?
Yani Allah,Resulünü Hristiyan ve yahudi din adamlarına muhtaç bıraktı ÖYLE Mİ?
Bu ayeti başka türlü anlayan varsa ne alâ?
Ayetin asla böyle bir MEALİ olamaz.
Çünkü Allah bu manada bir ayet göndermez.
وَاِنْ مِنْكُمْ اِلَّا وَارِدُهَاۚ كَانَ عَلٰى رَبِّكَ حَتْماً مَقْضِياًّۚ ﴿71﴾
71. (Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur.
Rabbin için bu,kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir.
(Meryem, 19/71)Diyanet meali
Üstte ayet de -minkum geçiyor.
-Sizden-anlamına geliyor.
Peki ayetin Sizden dediği bu kişiler kim? İnsanların tamamı mı?
Parantez içine ey insanlar yazarak-ki ayetin orjinalinde böyle birşey yok-bütün insanları cehenneme nasıl gönderdiğinizi hangi gerekçe ile eklediniz ayete?
Çünkü ayetin kimle ilgili olduğunu anlamayınca kafalarına göre
kelime eklemeyi uygun görmüşler.
Ohh böylece işin içinden kolayca çıkmışlar.
Kuran kendi elleriyle yazdıkları kitab yaa!
İstedikleri gibi kelime ekleme çıkarma haklarını kendilerinde bulmuşlar adamlar.
Ayetin orjinalinde-arapçasında- cehennem kelimesi de yok.
Konusu başka birşeyle ilgili olan bu ayeti nasıl bu hale getirdiler bu ahmaklar?
Şimdi bu ayeti okuyan insanlar herkesi cehenneme vardıracak bir Allaha iman eder mi?
Ayetin sonuna bakın
bu kesin hükme de bağlanmış!!!
İşte bu mealleri okuyan çocuklarımız
Ben böyle bir Allaha i-na-na-mam diyor
ve deist-ateist oluyor.
Yazıklar olsun size.
Kur'an mealleri resmen facia.
Okurken dikkatli olun.
Vesselam...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum