KENT KONSEYİ SEÇİMİ VE NAFİZ KOCA

Mayıs ayının başında bir seçim yapıldı, sessiz sedasız bir seçimdi, Belediye kendisiyle çalışacak isim olarak Av .Murat Erdoğan’ı işaret etmiş, hiç hesapta olmayan Nafiz Koca Belediyeye rağmen  aday olup az bir oy farkı ile seçimi kazanmıştı..

Sessiz sedasız yapılan bu seçimin hemen ardından kıyamet koptu, Belediye ve Belediye adayı karşılıklı olarak bir birini suçladı, seçimli genel kurul mahkemeye taşındı.

Mahkeme kararı beklenmeden olağanüstü kongre kararı alındı, Kent Konseyi seçimine ilgi duyan ben dahil herkes bir anda seferber oldu, yeni bir başkanın konsey başkanı olarak seçilmesi için gayretli bir çalışma içine girdi.

Uygun isim olarak Prof.Dr. Mehmet Şekerci üzerinde mutabık kalındı, Mehmet  Şekerci

bizzat bana ben görevden kaçmam, elimi taşın altına korkmadan sokarım deyince 10 günlük bir çalışma ile Mehmet Şekerci’nin seçilmesini garanti ettik.

Hiç aklıma gelmeyen bir işi Mehmet Şekerci yaptı, son anda ben bu işte yokum dedi ve görevden kaçtı, bizi acı kavun gibi yere çaldı, sinirlendim ve bu yaptığın sana döner hoca diyerek telefonu kapattım.

Mehmet Şekerci bahsini burada kesip, Nafiz koca meselesine bakalım.

Nafiz Koca Belediye Başkanına rağmen seçilen kent konseyinin hali hazır başkanıdır.

Başkan seçildikten sonra Elazığ, tabir yerinde ise bu başkan ile yattı, bu başkan ile kalktı, piyasada sürüme giren videolar, ses kayıtları, şahıs itirafları ile en meşhur sosyal medya fenomenine parmak ısırttı, vallahi kıskandım

bunca yıldır sosyal medya kullanıcısıyım bir türlü fenomen olamadım.

İhtiyatlı biriyimdir, kolay kolay her habere, her iddiaya balıklama dalmam, ne olmuş, ne bitmiş, kim kiminle nasıl bir ilişkiye girmiş beni zerrece ilgilendirmiyor, yetmişinden sonra da ilgilenecek değilim.

Nafiz Kocanın ortada dolaşan ‘’Kasetleri’’ bu kaset lafı bana FETÖ den bulaştı, bazı kesimler için bir önem ifade etmeyebilir, peşinen yazayım ben bile çok önemsemedim, sadece bir an yüzüm kızardı.

Varsayalım ki hepsi iftira, hepsi karalama, hepsi itibar suikastı ama bu vatandaş kent konseyi başkanı, Şüyuu vukuundan beterdir diye bizim çok güzel bir özdeyişimiz var, artık gelinen bu noktada, kimsenin yapılanlar doğru mu, yanlış mı araştırmasına girmesine ne zaman yeterli, ne de imkan var 31.7.2024 tarihinde kent konseyi seçimi yapılacak yazının

başında belirttiğim gibi tabansız Şekerci Mehmet Efendi, Nafiz Kocanın işini kolaylaştırarak sıvıştı, kaçtı.

Bizim de bir iki gün içinde aday çıkarıp seçtirecek ne mecalimiz var ne de yeteneğimiz, burada görev Belediye Başkanımız Sayın Şahin ŞERİFOĞULLARINA düşüyor, seçimi çok da uzun olmayan bir süre için ertelemesi sorunu çözer, kendisi üzerinde bir gölge olarak duran Başkan Nafizi destekliyor yalanını, bu yalanı söyleyenlerin suratına çarpar, bizim de işimiz kolaylaşır.

Yazı uzatmak hoşuma gitmiyor, okuyucuyu sıkmak istemiyorum, ama bunları da es geçemem, Nafiz Kocanın bir dehşetli lafı var ‘’Ben bu kentin kara kutusuyum’’ bu şahsa şunu sormak istiyorum, sen bu lafı söyleyerek ne ima ediyorsun? Sen bu lafı söyleyerek kimlere gözdağı veriyorsun? burada iş devletin kaza kırım ekiplerine

düşüyor şantaj ve tehdit içeren bu iddiayı, kutuyu özenle açarak açığa çıkarmalıdır Devlet.

Ben Şahsen irtifa kaybedip yere çakılan ‘’Balonların’’ kara kutusunu açıp içindekilerini deştim ama bu sefer tarafsız kalmak istiyorum, iş Devletin işi artık,  saygı duyduğum Devlet bu işi gereği gibi çözecektir, yürekten inanıyorum.

Şimdilik bu kadar yeter Kent Konseyi meselesine olan ilgim devam ediyor.