Elazığ
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2393.5
  • BIST
    10276.88
  • BTC
    63653.923$

KADIN SUSUYORSA ASALETİNDENDİR!

19 Haziran 2023, Pazartesi 12:51

                                                                               


           “ Yirmi dört makamda çalgı çalan çalgıcıya, dinleyen yoksa çalgısı yük olur, aklına ne yanık bir nağme gelir, ne de on parmağını çalgı çalarken oynatası gelir.”

             Kadın kocasından, ilgi görmezse, birçok maharetini ortaya dökemez. Dökmeye çalışsa bile, onaylanmaz, saygı görmez, teşekkür edilmez ise artık tükenir içinden hiçbir şey gelmez. Anlatır anlatır, anlaşılmadığını fak ettiğinde suskunluğa bürünür.

            Kadınların evlenme sebebi, hayatı paylaşmak, sevgi içinde yaşamaktır. Aksi halde babalarının evinde aç susuz kaldıkları için değil.

            Bir erkek kadının karnını ne kadar doyurursa doyursun, sevgiden ilgiden mahrum bırakıyorsa, aç bırakıyor demektir. 

             Erkek görerek, kadın duyarak severmiş ya, işte kadını ilgisiz, sevgisiz bırakmak aslında duygusal ruhsal bir şiddet…

           Kadın sadece düşünülmek ister, anlaşılmak, sarılmak ve iki sevgi sözcüğü bazen yeterli bile gelir ona…

           “Düşünüyorum öyleyse varım değil, düşünülüyorum öyleyse varım.”

            Kadın eşinin gözünde var olduğunu ve değerli olduğunu, eşi onu düşündüğünde daha iyi hisseder. Bunu hisseden kadın nerdeyse dünyanın tüm ağırlıklarını taşıyabilecek güç kazanır. 

           Hz. Aişe annemizin lakabı Allah’ın sevgilisinin sevgilisi idi. Efendimiz, Hz. Aişe ile beraber yemek yerken özellikle dikkat eder, bardağın Aişe’nin içtiği yerden su içer, et yiyorlarsa Aişe’nin ısırdığı eti elinden alır, onun ağzının değdiği yerden ısırır, kendi elleri ile Aişe’ye yedirirdi. Ona olan aşkını böyle gösterirdi.

           Efendimiz, Aişe validemizi çok sever ve her defasında bu sevgisini belli ederdi. Amr b. El-As anlatıyor:

           “Rasulallah’a “insanlar içerisinde en çok kimi seviyorsun?” Diye sorduğumda “ Aişe” cevabını verdi. “ Peki, erkeklerden en çok kimi seviyorsun?” dediğimde “ Aişe’nin babasını” buyurdu.”

           Bizler de kendimize soralım hadi, aynı yuvayı, aynı sevgiyi paylaştığımız eşlerimize, sevdiğimize, çocuklarımıza hak ettikleri değeri verebiliyor muyuz? Bizler yaptıkları onca fedakârlık karşısında “zaten yapıyor” diye düşünüp onlara bir teşekkürü bile çok mu görüyoruz?

           Bize hiçbir maliyeti olmayan hatta birçok olumlu manada geri dönüşü olabilecek, güzel söz ve iltifatları esirgiyor muyuz? Aslında erkek içinden gelen kişiye esirgemez bunu. Bundandır ki; evde eşine tek güzel sözcük etmeyen, iki kelime edip telefonu yüzüne kapatan kişi, dışarda başka birine edebi metinlerde zor bulacağınız etkililikte sözler söyleyebiliyor, çağırınca türlü imkânları bir araya getirip kısa sürede yanında olabiliyor. Çünkü evdeki ya da hayatındaki zaten onun, zaten avucunun içinde. Hâlbuki kelebekler avucunuzu başkasına açtığınızda uçuverirler. 

        Tüm bu sevgisizliğe rağmen, sessiz sedasız yuvasında sabreden kadınlar var. Mücadele verip son noktaya kadar giden kadınlar var. Bir erkeğin evet tam bu olmalı eşim dediği mükemmellikte kadınlar var. Onlar ki tek güzel sözcüğün kölesi olacak asillikte yetiştirilmiş değeri bilinmeyen kadınlar… Dert çekmeye alışmış alıştırılmış kadınlar... Buna rağmen bütün benlikleri ile inanılmaz bir savaşçı olan mert kadınlar...

      Kadınlar susmaz, konuşur, anlatır, izah eder, mücadele eder. Hisleri kuvvetlidir keza. Büyük mücadele verirler ta ki anlaşılıncaya dek…  Anlaşılmaktan ümidi kesilince asıl hâkimi devreye sokarlar. İşte o vakit artık susarlar. Hz. Meryem’in suskunluğu gibi.

        Hani diyoruz ya; “Meryem haklıydı ama işin iç yüzüne vakıf olmayanların katında suçluydu.”
Meryem’in suskunluğundan öğreniyoruz kimi susmaların haklılıktan kaynaklandığını. Çünkü biliyoruz ki mazlumun suskun dili, Allah’ın kesen kılıcıdır.
 
        Haklıyken susmak aslında hakkın sahibini, Allah’ı konuşturmaktır. Haklının susması, sessiz konuşmaktır… Haklının susması; çaresiz kaldığı, söz anlatamadığı zamanlar içindir.

         Haklıyken susanların suskunluğu, puskunluk değil üstünlüktür, zillet değil izzettir. Bazen suskunluk işi Allah’a bırakmaktır. İşin ehline… 

        Konuşmak; kullanacağın sözcüğe haksızlık, verdiğin nefese nankörlük ise suskunluk asalettir. Kadın dünyaya değer veren emsalsiz değerde madendir. Değerinizi bilmeyenleri, kendilerini layık oldukları yaşamlara bırakarak özgür bırakın. Yılandilleri, şeytan kalpleri olanlar uzağa gitsinler. Siz yeryüzünün çiçek bahçelerinin en nadideleri, kelebekleri olarak suskunluğunuzun ve haklılığınızın keyfini çıkarın. Hayat değmeyecek insanlardan sevgi sözcüğü bekleyecek kadar uzun değil.
 
        Bir evin bütün camlarını kırıp sonra da kapısını çalmalarına izin vermeyin.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.