Ülkemiz manzaralar, sahneler ve kadın hikâyeleri ile dolu.
Kadınlarımız…
Doğduğu topraklara sığmayıp taşan, bir şey üreten ve bunu Türkiye’deki birçok insanla buluşturan, üretim yapan, tasarım yapan, el işi yapan kadınlarımız var. Kendini bu üretime açan, insanların faydasına açan birçok kadınla tanıştım. Özellikle iş hayatının zorluklarına direnen kadınlar, çok çalışmanın yanı sıra iş dünyasındaki hâkim olan anlayışa göğüs gererek çok önemli girişimcilere de dönüşüyor. Öyle ki herkese ilham veren girişimci bu kadına baktığımızda da bulunduğu konuma gelene kadar büyük bir özveriyle çalıştığını ve mücadele verdiğini görüyoruz. Yapılan araştırmalara göre hem kadınların iş hayatına katılmasında hem de kadın yönetici kademesinde ciddi oranda artış olduğu gözleniyor. Kadınların iş hayatında etkin olduğu ülkelerde, büyüme hızı da o oranda artıyor.
Kadın önce kendine samimi ve dürüsttür. Kendini tüm hatalarıyla, yenilgileriyle, zayıflıklarıyla kabul eder, saygı duyar, sever, sahiplenir. Kendine bakar, yaralarını iyileştirir. Empati yapar, değer verir, topluma duyarlıdır. Kendini yeniler, önyargılı değildir, eşitlikçidir. İnsanı, hayvanı, doğayı sever, bu sevgiyle ruhunu besler, geliştirir.
Ve biz kadınlar gerçekten neye tüm kalbimizle inanırsak evren ve hayatla ilgili her şey o şekilde şekilleniyor. Birazcık değiştirmek, birazcık bu kader anlayışının dışına çıkmak, üretmek, çabalamak ve vazgeçmemek, ne olursa olsun vazgeçmemek. Bence Türkiye’deki kadınların kendilerine en çok görev edinmesi gereken şey budur.
Asla vazgeçme!
Yorum Yazın