İNSANI AYAKTA TUTAN
08 Ağustos 2023, Salı 13:33Üç yaşında ayıp kelimesini duyunca hayadan yüzü kızaran kız çocukları bu ümmetin evlerinde büyümüştü.
Hatırlayın! Büyük ablalarımız her gece babalarını kapıda karşılar hal hatır ederdi, yaşı otuzun üzerinde olanlar okula annelerinin yamaladığı pantolonla giderdi. Ailede para yoktu fakat kanaat ve huzur vardı.
Kadını değer veriyorum sanıp, tehlikenin ortasına attılar. Vitrine koyup seyirlik manzara yaptılar. Yedi yaşına gelmiş çocuğa namazı telkin etmek yerine, her türlü kötü örnek olacak davranışlarla, geleceğe zehir hazırladılar. Öyle ki yaptığı her türlü hayasızlığı “özel hayatımdır” diyebilecek rahatlığa kavuşturdular. Ne yazık ki geleceğin kızlarını yetiştiren zihniyet bu. Allah resulünün konuşulduğu evlerde aile önem kazanmış küçük şefkat, büyük ise saygı görmüştü. Şimdilerde kızlarının nerde nasıl çalıştığını bilmeyen aileler var. Para kazansın da ne olursa olsun fikrine mahkum edilmiş evler var. Maneviyattan uzaklaştıkça da dünya hırsı, şehvet ve şöhret marazı büyüdü. Anneannenin duasını almak için aralarında tatlı münakaşa yapan çocuklar mı, erkeklerle sarmaş dolaş halde eve dönen kız mı? Hangisinin hayatı yaşanmaya değer? Uygunsuz kıyafet ve hareketlerle eşinin yanında dikilip erkeklerle tokalaşan ve bunu da büyük bir kazanım olarak gören kadın bu haliyle mi daha huzurlu yoksa bir erkekle karşılaştığında hayadan yüzünün kızardığı günlerde mi daha huzurluydu? Düşüncelerimi yazdıklarımı yobazlık ya da gericilik olarak görmeyin. Yaşadıklarımızdan gördüklerimizden yola çıkarak değindiklerimiz bunlar. Ailenin değer zinciri içerisinde ne kadar önemli halkalar olduğunu elbet hepimiz biliriz, yön verme anlamında rollerin ehemmiyeti kuşkusuz büyük; annenin, babanın, ağabeyin, ablanın hepsinin değerlere karşı tutumu ve yaşam biçimi geleceğin ana taşlarını oluşturmakta. Bugün özgürlük yalanı ile sağlanmış rahatlık yarın karşımızda müthiş derecede azılı bir düşman olarak baş gösterecektir. Bir milleti yükselten ya da aşağı çeken, değerlerini savunması ya da kaybetmesi ile mümkün. Sokaktaki biri bana kızımın adını sorsa onu vururum diyen milletin evlatları bugün kızı nerde kaç kişiyle ondan habersiz. Sokakta çarşıda sahnede hasılı hayatın pek çok noktasında iğrenç ötesi işler var. Müslüman bir baba ya da ağabeyler kızın eve para getirmesi için göz yummadık olay bırakmıyor. Kızının ileri yaştakilerle ya da akranlarıyla oturup kalkmasını (!) normal karşılıyor.
Her gün başka bir araba ile eve bırakılan kızın eve nasıl geldiği sorgulanmıyor.Özgürlük sadece bahane edilen bir kelime. Böyle özgürlük rezillikten ibaret bir kölelik. Adınızı yere çalan bir özgürlük en büyük hapis hayatı, ölüm aslında insana. Bazı durumlarda ölüm temizlik sanki değil mi? Ölseniz daha iyi! Nereden nereye? Her türlü kötü iş ile aileye kasteden canilere daha ne zamana kadar sabredeceğiz? Bizleri, asırlık hayat tecrübesi olan dedelerimiz, burnunun ucunu göstermekten utanan ninelerimiz, kıymetli eşimiz, iffetimiz ile övünecek çocuklarımız bekliyor.Anadolu, değerleri olan medeniyetlerin beşiği, yurdu. Batının yaşam tarzına yaklaşmış kadınların kızların oyun oynaşma alanı değil. Denizin dalgası, gökyüzünün rüzgarı olur, geçer elbet. Lakin evlere, ordan da yaşantımıza düşen ateş, düştüğü her şeyi zamanla kül eder. Bugün kızlarımızda gençlerimizde oluşan hayasızlık, bizim onlara değer veriyoruz sandığımız rahatlıktan kaynaklanmakta. Sizin kızınız kısrağınız ya bizim komşumuz ya da çalışma hayatı içinde karşılaştığımız…Kızlarımıza sahip çıkmak edepsizliğe göz yummak değil, doğru yolu güzeli öğretmektir. Dere yatağı eğri ise, su eğri akar. Ektiğiniz tohuma iyi bakınız. Zira arpa ekip buğday biçemezsiniz. Değerlerinize sahip çıkınız, zira hepimiz aynı toplum içinde çirkinliklere maruz kalmak istemiyoruz. Hem insanı ayakta tutan kas ve iskelet sistemi değil, prensipleri ve inançlarıydı değil mi?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum