Güneşe Hasret Büyüdüm
30 Ekim 2024, Çarşamba 22:10Yoksulluk hastalıklarından dolayı yedi kardeşini toprağa veren çocuklardanım ben!
Güneşe hasret büyüdüm.
Kenar mahallelerin günahsız çocuklarıyla birlikte
Karanlıklardan kurtulmak için Aydınlığı umut ederek!
Kırkından sonra abisini, anasını ve babasını kaybetmek ne demektir iyi bilirim
Yoksulluğun ne olduğunu da Zülfü abi!
Bakma boynumun bükük olduğuna,
Belimi kıran var!
Soğan ekmek olsun helalinden olsun diyen babamdır buna sebep birde, derde talip ol ki dertli kalmasın diye öğüt veren anam!
Kıyamet sessizliği çökerdi evimize her kardeşim öldüğünde
El ayak buz keserdi zavallı anam ise taş!
Ben ağlardım
Babamda!
Ama anam çok sabırlı bir kadındı
Bağrına taş basar gözyaşlarını içine akıtırdı.
Gece bocikleri bile ağlarken halimize o ağlamazdı.
Kalanlara sarılır Yaradan-a şükrederdi.
Nur içinde yatsın
Artık ağlayamıyor.
Bitti bütün derdi…
Bitti hayattan çektiği tüm kasavetler.
Her serabın bir sonu vardır dostlar.
Yüce Allah hayatına son verdiği kullarına rahmet eylesin
Geride kalanlara da sabırlar ihsan eylesin.
Akşam erken çökerdi bizim haneye
Hava kararır kararmaz yatağa girerdik.
Acılarımız büyüktü ama uykularımız kaçmazdı şimdiki gibi.
Erken uyur erkenden de kalkar işimize bakardık.
Olmayacak hayaller kurardık geleceğe dair...
Bilmezdik ki gün gelecek yoksulluk hastalığından dolayı kaybettiğimiz kardeşlerimiz gelecek hatırımıza.
Üzülecek, kahrolacağız!
Kızamık
Tifo
Verem
En önemlisi de yokluk!
Kahrolsun tüm yoksulluk hastalıkları
Allah belasını versin sebeplerin.
Ancak bugün anlıyorum, bizim gibi insanları neden o halde bıraktıklarını.
Ayfer
Ramazan
Birgül
Nafiye
Delal
Adı konmamış bebek
Ve Hünik! (Henüz çok küçük çocuk)
Sizlere sesleniyorum.
Ben hakkımı asla helal etmeyeceğim bu ülkenin masum çocuklarını açlıktan ve hastalıktan öldüren katillerine.
Sizler edecek misiniz?
Eğer benim kardeşlerim yüreği kocaman olan Zaza Halıt’ında çocuklarıysanız sizlerde etmeyin.
Etmeyin ki; Ne bir fazla nede bir eksik herkes ettiği kadar çeksin yeter diyebileyim.
Kusura bakmayın yetişemedim sizlere.
Bende sizler gibiydim o zaman.
Elde yok, avuçta yoktu birşeyim, anamın hepimize verdiği bir tabak kurtlu çökelik birde hayallerimden başka!
Dalım kırık
Kolumda!
Ağlamamak için kendimiz zor tutuyorum.
Olsaydı keşke birlikte çekilmiş bir kare fotoğrafımız bu gece ona sarılır yatardım.
Ama o dahi yok…
Çünkü o dönemlerde fotoğraf makinası yok!
Açlık, tipi, kar, boran, dert, çile, endişe ve hüzün
Kader miydi?
Bence değildi.
Bizi yönetenlerde kafa büyük ama beyin küçücük olduğu içindi çektiğimiz yoksulluk.
Peki ya günümüzde?
Değişen birşey yok peltenin bağında!
Ben aynı benim
İçimdeki acılarda hep aynı!
Yedikardeş burcu gibi sızlıyor yaralarım.
Allah topunu kahretsin.
Bu ülkenin güzel insanlarını yoksulluğa mahkûm edenlerin diyor saygılar sevgiler sunuyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.