Gemi Meselesi
04 Ekim 2024, Cuma 23:53‘’Kendinize gelin, aynı gemideyiz, batarsak hepimiz batarız’’
Kuyruğu sıkışan, Ülke güvenliği tehlikeye giren, Şirketi batmaya yüz tutan velhasıl geminin kaptan köşkünde oturan herkesin ezberinde olan bir sözdür, ‘’Kendinize gelin aynı gemideyiz, batarsak hepimiz batarız’’ bu arsız ve yüzsüz söz.
Yetmiş yaşındayım, bu işlere 17 yaşında kafa yormaya başladım kafama çivilenen bir laf var, ‘’Türkün Türk’ten başka dostu yoktur’’ sözü, Vallahi doğru, doğru olduğu için de halen daha kafama çakılıdır O çivi.
Kim kiminle dost ki bu namussuz Dünya Düzeninde, birileri de bizimle dost olsun.
Uluslararası ilişkilerin temelinde menfaat ilişkileri yatar, dostluklar ve ittifaklar menfaat bitince düşmanlığa dönüşür, dostluklar kalıcı değildir, bu sürekli değişken kavram sadece devletler arası ilişkilerin değişkeni değildir, kardeş kardeşle, karı kocayla, baba oğulla sürekli dost ilişkisi yürütemez, an gelir kanlı bıçaklı düşman olur.
İnsanın yaratılış gerçeğidir bu değişkenlik, insan bencildir, cahildir, nankördür.
İnsanın bu yaratılış gerçeği ‘’Aynı Gemideyiz’’ kendinize gelin batarsak hepimiz batarız riyakarlığı ile örtülmeye çalışılır, bu riyakâr çağırı çoğu kez karşılık bulur, acından nefesi kokan işsiz ile lüks ve şatafatın zirvesini yaşayanlar kucaklaşır, helalleşir gemiyi kurtarmaya çalışır, gemi kurtulur selamete çıkar ama hayatlar değişmez.
Bu riyakâr birlikteliğin peşine takılanlar için kaderdir yaşanan farklılıklar.
Tanrı öyle takdir etmiştir, Tanrının buyruğuna boyun eğmek ‘’İmanın’’ şartıdır.
Afrika; köle tacirlerinin köle devşirdikleri bakir topraklar, toplanıp zincire vurulan köleler ile köle tüccarları farklı gemiler ile denize açılmadı, köle tacirleri lüks kamaralarda yolculuk ederken köleler aynı geminin ambarlarında satılığa götürülen birer meta gibi yolculuğa çıktı.
Varacakları liman aynı idi, okyanusun O dev dalgaları ile boğuşurken, gemi zaman zaman batma tehlikesi atlattı, her tehlikede efendiler ve köleler gemi batmasın diye aynı tanrıya dua etti, efendi ve köleleri kurtaran Tanrıyı gemide seyahat eden efendi ve köleler yaratmıştı, bu tanrı her şeyi yoktan yaratan Tanrıya hiç benzemiyor, O her şeye muktedir Tanrının emir ve buyruklarının tam aksini buyuruyordu ama efendi ve köleler kendi yarattıkları tanrıya uymayı, ona yalvarmayı, ona tapınmayı seçtiler, seçerken köle köleliğine, efendi efendiliğine razı olarak tercihini yaptı.
O her şeyi görüp gözeten mutlak güç O geminin yolcuları için aynı kaderi biçti, biri zalim öteki zalimi ayakta tutan idi, zalim zalim olarak cezalandırılacak, mazlum O zalimi ayakta tuttuğu için yargılanacaktı, O Mutlak İrade böyle tecelli edecekti, Onun şanı buydu, O her şeyi ‘’Bir Karara’’ bir adalete göre yaratmıştı, O bu adaletten sapmayan bir Tanrı idi.
Müminler bu Adli Mutlak, Hükmü Mutlak tanrıya iman ediyor ve bu Tanrıya ALLAH diyordu.
Bu satırlar betim satırları değil.
Hayır bu satırlar günümüz İnsan gerçeğinin yalın bir anlatımıdır, her gün, her dakika, her saniye yaşadığımız bu Paradoks maalesef bizim gerçeğimizdir.
Biz bu Paradoks ile kendi kaderimizi yazıyoruz, ALLAH bize kader yazmıyor, köle olmayı biz tercih ediyor, Zalim köle tacirlerini kendimize efendi tayin ediyoruz, Allah zalim değildir, zalim olan biziz.
Allah ritüellerle süslenmiş bir Mushafı hiçbir Nebiye göndermedi, ALLAH sadece okunup, tefekkür edip, hakkı savunarak zalimlerle mücadele etmeyi buyuran nasihat ve emirler manzumesi gönderdi.
ALLAH sadece zulme karşı ceht emmemizi emretti ama yalnız bırakmadı, Ceht edenleri de muzaffer etti.
Ya biz, biz O gemide yolculuk eden, gemi batmasın diye tanrılara dua eden köleler ve efendiler gibi olmayı tercih ettik, kölenin köleliğine razı, efendinin efendiliği ile tanrılaştığı O akıbeti belli sefinenin nankör, zalim ve cahil seyyahları olduk.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.