Elazığ
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2393.5
  • BIST
    10276.88
  • BTC
    63755.226$

    DÜNYANIN EN GÜZEL MESCİDİ

24 Temmuz 2023, Pazartesi 15:59

                       

                  Ev; insanın mahremi, çadırı, sarayı, fakirhanesi, deresi, ovası…

                 Dışarda ne kadar vakit geçirirseniz geçirin varacağınız yer,  nefes alacağınız yer şüphesiz eviniz.

                 En güzel yerlerde keyif alarak geçirdiğiniz zamanlar sonrasında bile gölgesinde dinlendiğiniz yer, yuvanız.

                 Sadece; uyumak, uzanmak, yemek yemek için değil, kuşların arıların yuvasını inşa ettiği gibi sevgi ve saygıyla kurulmuş, edeple, güzel ahlakla süslenmiş ferah yuvalar…

                 Ev hayatı biraz zordur. Rehavet, tembellik, öteleme, yalnız hissetme, sıkılma veya vakit bulamama gibi problemler peşimizi bırakmaz. Bütün bu durumlara rağmen evlerimizi huzurlu ve faydalı hale getirmek bizlerin elinde.

                 Öncelikle ne yapmak istediğimize karar vermeli. Bir hedef listemiz olmalı mesela. Bu listede sıralananlar ihtiyaçlardan, yapman gerekenlerden ve ilgi alanlarına yönelik keyfi uygulamalardan oluşsun. Ehemmiyet sırasına göre birinden başlamamalı mesela. Evlerimizi hayatlarımızın cennet bahçesi yapmak için, kendimize sınırlar koymalıyız. Mesela her gün mutlaka on sayfa kitap okumak gibi. Sosyal medyada az zaman geçirmek gibi…

                Aslında insan namazlarına çok dikkat etmeli öncelikli olarak. Bütün hayatını, ister ev olsun ister dışarısı tüm hayatımızı ona göre şekillendirmeli. Çünkü o vakit, her şey kendiliğinden düzeliveriyor. Hayatımızın merkezi onunla teşkil edilmeli. İnsanoğlunu dinamik tutacak en önemli nokta bu. Bunu ev yaşamında sağlamalı ilk olarak.

               Gündelik hayat içerisinde öğrendiklerimizi evdekilerle, arkadaşlarla veya komşularla paylaşmak,  gün sonunda, “ bugün ibadetim için ne yaptım?” diye kendimize sormak, her gün Kur’an ı Kerim okumaya ve dinlemeye özen göstermek, ev içerisinde huzur verecek, bereket getirecek dualar açıp dinlemek evin maneviyatını geliştirir.

               Pişirdiğiniz yiyecekleri komşularla paylaşmak, çiçek yetiştirmek, hayvan beslemek, evinde sadelik içerisinde olmak, bir kütüphane oluşturmak, bir odayı mescide çevirmek… İşte bunlar evlerimizin huzurla dolmasına olanak sağlayacak diğer önemli noktalar.

               Önem verdiklerimizden biri de dua. Bu başlı başına ele alınması gereken bir konu. Ama ev içindeki yaşantımızda dua ve tefekkürün önemini ne kadar anlatsam az kalır diye düşünüyorum. Bir gün şu cümle ile karşılaştım. “Nar ağacı safi bir şarabı, hazine - i rahmetten alıp meyvesine yedirir;  kendisi çamurlu ve bulanık bir suya kanaat eder.” Bu cümleden sonra bütün ağaçlara bu gözle bakmıştım. Kökleri bulanık, çamurlu bir suya kanaat ediyor. İşte tefekkür tam olarak bu. Tefekkür ederek baktığında her şey daha da anlam kazanıyor. Bir bebeğin doğumu, yağmurun yağması, insan vücudundaki harikulade sistemler…  Hepsi Allah’a daha da yaklaştırıyor. Belki bu yüzden bir saat tefekkür bir senelik ibadet sevabı kazandırıyor. Evlerimize ve içindeki yaşantımıza da tefekkür ile yaklaştığımızda dünyanın en şirin en konforlu evlerine dönüşüyor kuşkusuz.

            Evine kraliçe olan hanımlar, evin kralı olan beyler ile el ele verdiklerinde cennet – i ala olur birliktelikler. İster genç bir kız olsun ister yağız bir delikanlı, ister yaşlı bir amcamız olsun ister eli öpülesi bir anneanne, her birinin malikânesi, eşsiz maneviyatla bezenmiş, çatısı rahmet yağmurları ile ıslanmış bir evdir.

                    Ev yaşantısı, ailesi kuvvetli olan her birey sosyal yaşam içerisinde her zaman bir adım önde olmuştur.  Çünkü paylaşımların olduğu, biz bize kaldık ifadesinin en çok yer bulduğu mekândır orası.

                     Evinde mutlu olanın camları tertemizdir ve o camlardan karşıya bakan bireyler, karşıda olup bitenleri de berrak görürler. Bu sebeple yaşamımızın özünü ve çoğunu oluşturan ev yaşantımızı mutlu ve sağlıklı bir çerçeveye oturtmalı, oradan yayılan enerji ile tüm yaşamımızı çiçek bahçesine çevirmeliyiz. Böylelikle bahçelerden gelen güzel kokular ile çevremizdeki bireyleri de etkileme şansı elde etmiş oluruz. Her fırsat buldukça kendimizi dışarı atacak bir yaşam biçimi değil de huzur içinde zaman geçirecek mabetler inşa etmeliyiz. Bu yapı sadelik, maneviyat, gelişim ve sükûnet ile gerçekleşebilecek özdedir. Her birey kendi yuvasında, mabedinde eşsiz bir varlığa dönüşüp, mutlaka huzura erecektir. En korunaklı, en güzel ve eşsiz yerler, evlerimiz…

                   Ev bazen bir kişidir, bazen bir kalptir. Yerleşip keyif aldınız mı hiç ayrılmak istemeyeceğiniz memleketinizdir. Huzur evlerimizdedir. Kapısını çaldığımızda karşılaştığımız yemek kokusudur ev, balkonda içilen çaydır, tatlı sohbetlerdir. Altını çizip tekrar okuduğumuz etkileyici cümlelerdir ev. Sevdiğinin yüzü; badem gözleri, hilal kaşlarıdır ev.

                   Ev bir ananın kucağı, bir babanın gölgesi, bir bebeğin gülümsemesi… Huzurun, neşenin ve samimiyetin tüten ocağı… Evlerimiz; insanların özellikle hanımların dünyadaki en güzel mescitleri. O mescitler ki kötülüklerden, kötülerden uzak emniyetli yerlerin en ilki. En lüks mahallenin en havalı evi değil bahsettiğim elbette; içlerinde beraberce yemek yiyilen, sohbetlerinde ar olan, duvarlarında al bayrak, pencerelerinde beyaz sardunyalar olan… Evimiz, dünyanın en güzel mescidi…

   

   

 

 

    

 

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.