Bu Şehir Neden Kaybediyor
28 Aralık 2024, Cumartesi 12:33Neden kaybediyoruz biliyor musunuz sevgili Elazığlılar?
Geçtiğimiz günlerde Konya iline giderek bir iş yaptırdım.
Adamın dükkânı 50 m2 ya vardı ya yoktu.
Ama destekçisi çoktu!
Nasıl mı?
Gelin birlikte bakalım.
Hemen yanı başında bir presçi vardı.
Onun yanında saç satan bir iş yeri.
Kafanızı ağırtmayayım yan yana dizilmişti sektöre ait birçok iş yerleri.
Hemen ölçüleri alıp önce malzeme alımını gerçekleştirdi.
Sonra onları Presçiye götürerek istediğimiz şekle gelmesini söyleyerek beni dükkânına götürüp çayını iç birazdan herşey hazır olur dedi.
Aradan bir iki saat geçmeden malzemeler elimize geldi.
Kaynakçı ustası başladı işlemeye.
Sonra malzemeyi yan dükkândaki boyacıya verip boyattı.
O işlemde bittikten sonra elinde pensesi ve kontrol kalemi olan seyyar çalışan bir elektrikçi çağırıp yapacağım işlemi akşama kadar bitirip bana teslim etti.
İş bittikten sonra hava karardı, kış yoludur başına ne gelecek bilemezsin diyerek otele gitmek zorunda kaldım.
Tüm bunları neden anlattım?
Az sabredin anlarsınız birazdan.
Benim o gün ki katkım Konya iline 120 bin lira olmuştu.
Otelde sigaramı yakıp aklıselim düşünmeye başladım
Ulan oğlum, bu iş sana gelse ve sen yapmaya çalışan elindeki imkânlarla bir haftada ancak yapardın oda böyle güzel olmazdı, diyerek hayal kurdum.
Gerçekten de bir haftada yapamazdım ve istediğim şekle de gelmezdi bu meret.
Şimdi gelelim konumuza:
Örneği neden Konya sanayisinden verdim?
Bugün, bizim sanayiye işim düştü.
Vardım bir esnaf arkadaşın yanına yaptırmak istediğim işi söyledim.
İş yapılırken benim makinelere olan hevesim ve makinelerden yapabileceklerimiz şeyler üzerinden sohbete koyularak, dedim ki abe bu makine ne kadar?
7 milyon dedi.
Öteki, 5 milyon.
Öbürüsü, 2 milyon.
Uzatmayayım adamın tezgâhında nereden baksan 30 milyonluk makine vardı.
Dedim ki ona; her iş yeri bu kadar makine alacağına her birimiz bir makine alıp birimiz kessek, birimiz biççesek, birimiz delsek, birimiz şekil versek nasıl olur?
En kralı olur ama burası Elazığ dedi.
Ne olmuş Elazığ’a?
Gardaş geçen gün bir makinem bozuldu.
Elimde de yetişmesi gereken iş var.
Benimle aynı işi yapan bir arkadaşa telefon açarak durumu anlattım ve makinesinde malımı ücret karşılığında kesmesini rica ettim.
Ben, işi bire yapıyordum ise on bir istedi benden.
Dedim yapma!
Aynı işi yapıyoruz şuan makinem arızalı diye beni kendine gebe sanma.
Atlar gider D bakır da yapar gelirim.
Dönüp dedi ki; nereye gidersen git, ben bu fiyattan aşağı yapmam.
Sözü zoruma gidince Arabaya atladığım gibi bi baktım D bakır ilindeyim.
Hemen işimi halledip malımı alıp geldim.
Senin önerin ve düşüncen çok güzel.
Herkes farklı iş yapsa hepimiz birlikte kazanırız hem de yorulmayız.
İşler çabuk çıkınca civar illerden de çok adam gelir.
Bu sayede de şehir kalkınırız ama yok!
Cığarayı çıkartıp bir ona verdim birde kendim yaktım.
Rahmetli babam derdi ki;’’ TİCARET BİR GÜL GİBİDİR OĞLUM, ONU HERKES KOKLAMALI.’’
Bizim şehirde bu ahlak yerleşik değil.
Eskiden böyle değildi bu şehir dostum.
Sermaye el değiştirip çağa çoluğun eline geçince böyle oldu.
Bir bozan var bu düzeni
Bu şehri geriletmek için uğraşan bir sürü içten atmalı dana!
Kurban olam verene seni, birileri toplasa esnafı etrafına ayda bir çay kahve ikram etse olması gerekenleri beyinlerine dank ettirse olmaz mı?
Oda olur ama hani ele adam, dedi.
Bunu duyunca güldüm…
Siz seçtiniz de mi olmadı?
Adamı yönetmeye adam lazım iken siz gidip omuzlarınıza alıp ondan medet bekliyorsunuz abem.
Bu yüzden olmuyor,
Birde şehrin insanlarında ne aşk var nede meşk!
Dikkat et esnafından çalışanına, müdüründen başkanı ve en üst tepeye doğru herkesin suratı bir karış.
Suratlar böyle iken hiçbirşey olmaz bu şehirden, boşuna yoruyoruz kendimizi
Hele sen işimi bitir ben gidem de işime bakam diyerek ayrıldım dostumun yanından.
Allah çarşınıza hayırlı pazarlar versin Elazığlılar…
Ya kendinizi değiştirip geliştirin ya da ölene kadar böyle sürünecek ve sizinle birlikte akl edenleri de heder ederek ardınızda bir eser bırakmadan yok olup gideceksiniz.
Beni dinlerseniz, aklınızı başınıza alıp Lokantanın yanında Lokanta çay evinin yanında da kafe açmaktan vazgeçip birbirini tamamlayan işlere yönelin de şehirde sizlerde kurtulasınız.
Birde mutlu olmaya bakın, mutsuzluğu suratından paçasına kadar yansıyan herkes!
Yüzünüz gülmese Rızkınız size gülmez diyor saygı ve sevgiler sunuyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum