Penis Büyütme AmeliyatıPenis Enlargement Surgery TurkeyBurun Estetiği AnkaraLazer Epilasyon AnkaraLazer Epilasyon AnkaraKürtaj AnkaraKızlık Zarı Dikimi AnkaraLazer Epilasyon KonyaCilt Bakımı KonyaKıl Dönmesi Tedavisi AnkaraHemoroid Tedavisi AnkaraMeme Ultrasonu AnkaraRadyolog AnkaraSelülit Tedavisi KonyaGöz Kapağı Estetiği Ankaradeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu
İdris Alan
Elazığ
02 Nisan, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Allah Vatan Özgürlük

02 Mart 2025, Pazar 15:40

Üç değer..Üç Sır..

Bilginin, İnancın ve

Düşüncenin üretildiği değerli kelimeler bunlar.

Aynı zamanda  İnsanı anlamlı kılan değer yüklü kelimeler.

İnsan kendini değerli gören akıl sahibi bir varlık.

Doğal olarak aklını en değerli bilgi ile kurarak doğru yolda olduğuna içinden inanmak istiyor.

Tarih boyunca insanlar bu üç kelime etrafında düşünmüş ve en çok değer verdikleri kavramlar olarak bunları algılamışlardır.

Ahmet Özcan'ın "Teolojinin Jeopolitiği" kitabında bunların birbirinden kopmaz üç kardeş olduğunu farkettim.

Sadece bu üç kavram üzerinden insanlığın binlerce yıllık fikirsel yönelimlerini anlayabiliriz.

İnsan doğduğu andan itibaren inanmak için bir ilaha,yerleşmek için bir vatana ve düşünmek için fikirlere ihtiyaç duyar.

Kitap"Dini düşüncenin politik önemi"

adıyla tarih boyunca Din-Devlet ilişkileri ve insanın bunlarla ilişkisini inceliyor.

Tarih bize belirli zamanlarda dinin devletler kurduğunu bazende

devletin nasıl sahte din ürettiğini kitaplarda anlatır.

Toplumların kutsalları tarih boyunca sürekli değişmiştir.

Hindistanda ineğe bereket Tanrısı olarak tapınılmış eski Mısırda Osiris(öküz)hem toprağı hem de dişiyi bellediği için üretim tanrısı kabul edilmiş,Türk ve Moğollarda devlet kutsal ve değerli kabul edilmiş eski İranda ise güneş değerli görülüp kutsallaştırılmıştır.

Demek ki İnsan sürekli kendisine değer katacak bilgi kaynağı yada çok değerli bir güç aramış durmuş.

Bize şimdi saçma ve gülünç gelen şeylere dahi tapabilmiştir.

Merkezi otoriteyi ve toplumsal birliği sağlamış yerlerde genellikle devlet dini yönetmiştir.

Resullerin yaşadığı dönemlerde de dini kurallar genellikle toplumu yönetmiştir.

Resuller dışında dini kim yönetmişse mutlaka dinin saflığını bozmuştur.

Bu ister bir Padişah olsun ister bir devlet başkanı olsun farketmiyor.

Tarih öncesi putperest toplumlarda Devleti yöneten Tanrının yeryüzündeki temsilcisi olarak görülmüştür.

Devleti yönetenin kararları Allahın verdiği yetki olarak görülmüş ve toplum ona itaati şart görmüştür.

Böylece o yetkilere sahip olan kişiler eleştirilemez yani yani çok değerli görülüp kutsal kılınmıştır

Kutsallık dokunulmaz ve eleştirilmez olan kuddüs kelimesinden türetilmiş bir kelimedir.

Allahın sıfatıdır.

İnsanda olmaması gerekir.

İnsanın kendisini temiz,günahsız, dokunulmaz ve asla eleştirilemez olarak görmesi kendisini kutsallaştırmadır.

İnsanlar tarih içinde bazen en çok sadece ALLAHI en değerli görüp sadece ilahi emirlerin hakim olmasını istemiş

bazen etrafı çok düşman ülkelerle kuşatılınca VATANI en değerli şey olarak görüp milliyetçi ve vatansever olmuş bazende devletin otoriter yapısından kaynaklanan zulümler nedeniyle ÖZGÜRLÜĞÜ en değerli şey bilip savunmuşlardır.

Türkiye'de ise maalesef Allah islamcıların Vatan milliyetçilerin

Özgürlük solcuların tapulu malları olmuş.

Aslında insanın doğruyu tam kavraması için bunların birarada kopmaz bir bütün olarak anlaşılması şarttır.

Ne yazık ki Türkiye de bu üç kavram insanların uğruna canlarını verdiği zehirli ideolojilere dönüşmüştür.

Bir üst değer olarak birarada algılanmamıştır.

Allah,islamcıların vatan milliyetçilerin

özgürlük ise sadece solcuların mallarıymış gibi sahiplenilmektedir

Bu üç değer hiçbir grubun yada topluluğun özel mülkü olamaz.

İnsanlığın değişmez ortak değerleridir bunlar.

Sadece solcular özgürlüğü savunabilir demeye kimin hakkı vardır?

Allahı çok seven dindar biri vatanını ve özgürlüğü sevmiyor kim diyebilir?

Özgürlüğü savunan bir solcu neden Allaha inanmasın ki ve vatanını niye sevmesin ki?

Aynı şekilde vatanını çok seven bir milliyetçi sizce Allah ve özgürlük olmadan yaşayabilir mi?

Bunların hiçbiri tek başına mutlak doğruyu temsil etmediğine göre peki neden her grup sadece birini çok savunup sahipleniyor?

Aslında asla birbirinden koparılamayacak kadar  önemli olan bu parçaları insan nasıl koparabilir ki?

İnsanın ruhsal bütünlügü ne kadar önemliyse toplumun ruhunu oluşturan fikir ve düşüncelerde toplumsal birliği sağlaması açısından o kadar önemlidir.

Bu üçünü aynı anda hem savunup hem yaşamsal olarak bütünleştirdiğimizde ancak o zaman yıkılmaz bir toplum olabiliriz.

Toplumsal kutuplaşmanın zirve yaptığı bugünlerde insanımızı bu KİNCİ noktaya getiren sebeplerin temelinde bu fikirlerin parçalanıp ayrı ayrı savunulması önemli yer teşkil ediyor.

Bu kavramlar birbirinin zıddı değildir.

Tam aksine birbirini tamamlayan ve bütünleştiren değerlerdir.

Zaaflarımız yetiştirilme tarzımızdan kaynaklanıyor.

Gelişmemiş bir kişiliğin zaaflarını okunan kitaplar,alınan diplomalar ve maneviyat maalesef örtemiyor.

Fikirler,kardeşliği ve insanlığımızı çoğaltmak yerine düşmanlıkları artırıyorsa sorun fikirleri ayırt edemeyecek düşünsel kalitemizin eksikliğindendir.

Üstteki üç kelimeyi birleştirerek alttaki gibi okuyalım

ALLAH

VATANDA ÖZGÜRCE yaşamamızı istiyor.

Hepsi bu...

Sevgi ve bilgi ile kalın...

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum