sohbet odalarıdini sohbetleromegle tvtürk sohbetdini sohbetcinsel sohbetçanakkale psikologtıkanıklık açmagaleri yetki belgesi nasıl alınıryalama taşıbets10 girişdeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusudeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu
Elazığ
26 Aralık, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

                                ADAM SEN DE!

22 Ağustos 2024, Perşembe 14:13

           Deyimler belli yaşanmışlıklar sonucunda ortaya çıkmış, anlatıma akıcılık katan, gerçek anlamından ayrı bir anlamı bulunan, kalıplaşmış ifadelerdir.

 

          Bugün ilkellik olarak adlandırdığımız, ülkemize ve çağa yakışmadığını düşündüğümüz, birçok yaşanmışlığın temelinde, bu deyimlerin etkisi olduğu gerçeğini görmek gerek.

 

Günlük yaşam içerisinde sözel kültürümüzle cinsiyetlere atfedilen, kadınlara yönelik kurtulmamız gereken söylem ve vurgular sık sık kullanılmakta.

 

         En rahatsız olduğum ifade ile başlayayım, “avrat yürekli”.  Yüreğin cinsiyeti olmaz, keza ne erkekler var kendi gölgesinden korkan, kendi çıkarları için haksızlıklara ses çıkaracak yüreği olmayan. Bir diğeri, “ eksik etek”.  TDK bile açıklamakta zorlanıp, sadece kadın diye açıklayabilmiş bu ifadeyi.

 

Her ne kadar sözlükler kullanılagelen kelimeleri ve söz öbeklerini açıklamak için varsa da bu tür cinsiyetçi betimlerde bulunan ifadelerin ilkokul sözlüklerine koyulmamış olması ince bir düşüncenin sonucu.

 

Ülkemizde cinsiyet rolleri, kadın ve erkek arasında doğum anından itibaren hiyerarşik bir ilişki kurar ve toplumsal hayattaki eşitsizliğin temelini oluşturur. Bu sebeple zaman içerisinde hak etmediğimiz ifadeler vücut bulup, ortaya çıkmış olur. Mesela kadının ötekileştirilmesinin gelmiş olduğu noktayı yeterince açık bir şekilde gösteren bir diğer ifade; “karı gibi konuşma”. Hâlbuki kadınlar sevecen konuşur, sıcak konuşur, merhametli konuşur. Ne derler? Karşımda adam gibi dur, adam gibi konuş. Adam sözcüğüne yüklenen bu anlam aslında erkek cinsiyetine bir lütuf değildir. Bu ifadeler çok eskiden geliyor olsa gerek. Hani erkeklerin cengâver, delikanlı, yürekli, cömert, adaletli, eşine az rastlanır yiğit olanlara hitaben söylenmiş olsa gerek.

 

Herkes üstüne almasın elbet. Fakat bu nitelikte bir erkek varsa şimdilerde, biz de “ adam”  sözcüğünü kabul ederiz o vakit. Muhakkak vardır da sayıca az olsalar gerek. Biz denk gelmiyoruz sanırım ki bu yazıya yöneltti bizi (sözüm meclisten dışarı).

 

Ne kadınlar var on adama bedel, ne yiğit bacılar var yüreği elli adam eder!

 

       Her grubun içerisinde iyisi de kötüsü de var şüphesiz.  Her kadın da hanımdır diyemeyiz mesela. Karşı cinsiyet içerisinde her ne kadar erkek ya da adam sözünün altını dolduramayan insan varsa, kadınlar içerisinde de hanım – hatun sözünün hakkını veremeyenler vardır.

 

Kullanılan ifadelere bakıldığında, kadınlar için yerici ifadeler sarf edilmekte, erkeklik ise şahlandırılmaktadır. Erkeği yücelten anlatımda sıkıntı yok bence, değerlerimizin bize gösterdiği yolda, yarenlik yaptığımız insanlar değerlidir elbette. Lakin sadece tanıdığımız, yolumuzun kesiştiği bazı insanlara adam denilmesi, onlardan daha yürekli olan kadınlarımızı yüceltirken “adamsın” sözcüğünün kullanılması haksızlık.

Yüreği beş para etmez bir korkağın cinsiyeti bana niye yüklensin? Ben kadın halimle daha cesur, daha net, daha vakursam bana ne onların erkek sıfatından?

 

         Ezcümle, bizim sözlü kültürümüzde; “ erkek sözü ver,  erkekçe dövüş, erkekliğe sığmadı, erkekliğe yedirememek, erkeklik öldü mü, erkeklik sende kalsın” ifadelerini her gün duyuyoruz.

 

         O verdiğiniz söz erkek sözü ise sizde kalsın, bu dövüş erkek dövüşü ise dövüşmeyin, erkekliğe sığacak hiçbir şeyiniz kalmadı, erkekliğe yedireceğiniz kadar yedirdiniz, evet erkeklik ölmüş, siz erkekseniz de kadınlık bizde kalsın. Siz diye seslendik, yazdık. Her okuyucu üstüne almaz, onu bildiğimizden rahat ve olduğu gibi yazdık.

 

       Sözün kısası,  kadın cinsiyetsizdir bu durumda. Kadına kadın demekten utanan, ama erkeğe erkek diyerek övünen cinsiyetçi bakış açısı bilmelidir ki; bu ülke köyünden şehrine, tarlasından en şık salonlarına kadar şahane kadınlarla dolu. Günümüzde hem orak hem kalem tutabilen kadınlar yeri geldiğinde daha yiğitçe hayata müdahil olabilmekte. Bu kadınların genellikle dostları az ama öz, fakat seyircisi çoktur.

 

        Mitolojik kaynakların birinde geçen kadın tanımına bakın lütfen:

 

“Tanrı, yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı; rüzgârın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Onların üzerine değerli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadını yarattı.”

 

Erkekler için de bir tanım yazılsaydı; doğa, odun ve kütük dışındaki öğelerini teşbih için kullanamasın diye şairlere hatiplere kapı kapatırdı. Tarih boyunca yiğitliği, cesareti, sahiplenişi ile dağları deviren adamlar müstesna.

 

         En çok da aklıma “adam etmek” ifadesi takılıyor. Anlama bakın:

 

         Eğitmek, yetiştirmek, topluma yararlı duruma getirmek,
bir yeri düzene sokmak,işe yarar duruma getirmek… Hadi canım, tam anlamıyla kadını anlatmıyor mu bu anlam?

 

         Bir şey tam uygun duruma gelmiş ise “şimdi adama benzedi işte” derler. Bence bu ve benzeri deyimlerdeki adam sözcükleri Âdemden gelme. İnsanoğlu olsa gerek.

 

 Niyetimiz“ kadın; kadın gibi,    

                          Adam; adam  gibi ola”…

 

 

                                                                  

 

      

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum