Yalnız Kalma Korkusu ve Kaliteli Yalnızlık

İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır. Sevmek, sevilmek, paylaşmak ve anlamak gibi duygusal ihtiyaçlarımız bizi başkalarıyla iletişim kurmaya yönlendirir. Ancak bazı durumlarda yalnız kalmaktan kaçınır, hatta yalnız olma fikri bile içimizde derin bir korkuya neden olabilir. Peki, yalnızlık gerçekten korkulması gereken bir şey midir? Yoksa yalnızlık, doğru yaşandığında kişisel gelişim için bir fırsat olabilir mi?

Psikolog İrem Bulut “yalnız kalma korkusu ve kaliteli yalnızlık” konusu için Bakış Haber’e özel açıklamalarda bulundu.

YALNIZ KALMA KORKUSU: SOSYAL BAĞLILIK MI, BAĞIMLILIK MI?

Yalnız kalma korkusun, birçok insan için rahatsız edici bir duygu olabildiğini anlatan İrem Bulut, “Sürekli birinin varlığına ihtiyaç duymak, yalnız kalındığında içsel huzursuzluk hissetmek ve bu boşluğu doldurmak için sağlıksız ilişkileri sürdürmek, aslında derinlerde yatan bir korkunun dışavurumudur. Bu durumun temelinde bireyin kendini anlamakta ve kendiyle vakit geçirmekten keyif almakta zorlanması yatabilir. Bazı insanlar, yalnız kaldıklarında düşüncelerine ve duygularına yönelmekten çekinirler. Kendi iç seslerini duymak istemezler çünkü bu, yüzleşmek istemedikleri gerçeklerle karşılaşmalarına neden olabilir. Oysa yalnızlık, insanın kendisini daha iyi tanıması ve ruhunu beslemesi için büyük bir fırsattır” ifadelerini kullandı.

KALİTELİ YALNIZLIK: KENDİYLE BARIŞIK OLMAK

Kaliteli yalnızlık hakkında konuşan Bulut, “Yalnızlık her zaman negatif bir anlam taşımaz. Hatta doğru kullanıldığında insanın kendini keşfetmesini ve geliştirmesini sağlayan güçlü bir deneyim haline gelir. Kaliteli yalnızlık, kişinin kendiyle vakit geçirmekten keyif aldığı, iç dünyasına yönelerek kendini geliştirdiği ve dış dünyadan gelen etkilere bağımlı olmadan mutlu olabildiği bir süreçtir. Kaliteli yalnızlık, bireyin sosyal hayatını tamamen terk etmesi anlamına gelmez. Aksine, birey kendini tanıdıkça ve kendiyle mutlu oldukça, çevresindeki insanlarla daha sağlıklı ilişkiler kurabilir. Çünkü yalnızlığa tahammül edemeyen ve sürekli bir başkasının varlığına ihtiyaç duyan biri, zamanla ilişkilerinde bağımlılık geliştirerek sağlıksız bağlar oluşturabilir. Oysa kendisiyle barışık olan biri, başkalarına duyduğu ihtiyacı bir zorunluluk olarak değil, bir tercih olarak yaşar” diye konuştu.

YALNIZLIĞI DEĞERLENDİRMENİN YOLLARI

Kaliteli yalnızlık geliştirmek için bazı adımlar atılabildiğini anlatan Psikolog İrem Bulut, “Kendini Tanımak: İnsan kendiyle zaman geçirdikçe, hangi durumların kendisini mutlu ettiğini, hangi alanlarda gelişmek istediğini daha iyi anlar.

Hobiler Edinmek: Yalnız geçirilen zaman, bir hobi edinmek veya yeni beceriler kazanmak için mükemmel bir fırsattır. Kitap okumak, resim yapmak, müzikle ilgilenmek gibi aktiviteler ruhsal doyumu artırabilir.

Düşünceleri Yazıya Dökmek: Duygu ve düşünceleri yazıya dökmek, içsel dünyayı anlamak için etkili bir yöntem olabilir.

Tek Başına Aktiviteler Yapmak: Kendi başına bir kahve içmek, yürüyüşe çıkmak ya da bir filme gitmek, kişinin yalnızken de keyif alabileceğini gösteren güzel deneyimlerdir.” dedi

“YALNIZLIKLA NASIL BAŞA ÇIKILACAĞINI ÖĞRENMEK”

Son olarak yalnız kalma korkusu, çoğu zaman kişinin kendiyle yüzleşmekten kaçınmasıyla ilgilidir diyen İrem Bulut, “Yalnızlık, korkulması gereken bir şey değil; doğru yaşandığında bireyin gelişimini destekleyen bir süreçtir. Kaliteli yalnızlık, insanın kendiyle barış içinde olmasını, içsel huzurunu sağlamasını ve bağımlı ilişkiler yerine sağlıklı bağlar kurmasını sağlar. Önemli olan yalnız kalmak değil, yalnızlıkla nasıl başa çıkılacağını öğrenmek ve ondan verimli bir şekilde yararlanmaktır. Yalnızlıktan korkmak yerine, onu bir fırsata çevirmek mümkündür. Çünkü insan, en iyi ilişkileri önce kendisiyle kurduğunda geliştirir” şeklinde konuştu