Suriye'de 300 Bin Kişilik Milli Ordu Kuruluyor

Suriye, Beşar Esad rejiminin sona ermesinin ardından, 300 bin kişilik ulusal bir ordu kurma hazırlıklarına hız verdi. Yeni ordu, Türkiye'nin askeri danışmanlık desteğiyle şekillenecek ve bölgedeki terör unsurlarını tamamen temizlemeyi hedefliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), Suriye'de beş stratejik noktada asker bulundurması planlanırken, bu hamlenin bölgedeki dengeleri değiştireceği öngörülüyor.

MUHALİFLERDEN ORTAK ORDU HAMLESİ

Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’deki muhalif güçler, ulusal bir ordu kurma için birleşme kararı aldı. Şam'da yapılan toplantılarda, tüm muhalif grupların tek çatı altında toplanması kararlaştırıldı. İlk etapta 70-80 bin kişilik bir ordu kurulacak ve bu sayı zamanla 300 bine çıkarılacak.

YENİ ORDU YAPISI VE TÜRKİYE’NİN ROLÜ

Yeni savunma bakanı Murhaf Ebu Kasra'nın liderliğindeki görüşmelerde, kara, deniz ve hava kuvvetlerini kapsayan bir ordu şeması oluşturuldu. Türkiye, uzman ve danışman desteğiyle bu yeniden yapılandırma sürecine aktif olarak katkı sağlıyor. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye’deki beş kritik bölgede konuşlanması öngörülüyor.

TERÖRLE MÜCADELE VE KARARLILIK MESAJI

Yeni yönetim, Suriye'nin hiçbir bölgesinde bağımsız askeri veya siyasi yapılara müsamaha göstermeyeceğini duyurdu. Özellikle PKK/YPG gibi terör örgütlerinin etkisiz hâle getirilmesi, öncelikli hedefler arasında yer alıyor. Şam yönetimi, işgal altındaki tüm bölgelerin teslim edilmesi gerektiğini belirterek, aksi takdirde askeri operasyonların kaçınılmaz olduğunu açıkladı.

TÜRKİYE’NİN STRATEJİK ROLÜ

Türkiye’nin, Suriye’nin yeni ordu yapılanmasındaki rolü kritik önem taşıyor. Uzmanlar, Türkiye'nin desteğiyle orduyu kısa sürede 150 bin kişiye çıkarmanın mümkün olduğunu belirtiyor. Savunma Bakanı Ebu Kasra, Türkiye’nin hem orduyu yeniden yapılandırma hem de sahadaki destek konusunda belirleyici bir rol oynadığını ifade etti.

DİYALOG VE EGEMENLİK VURGUSU

Yeni lider Ahmet eş-Şara, bölgedeki tüm aktörlere diyalog çağrısında bulunurken, Suriye’nin egemenliği ve bütünlüğünden taviz verilmeyeceğini bir kez daha vurguladı.