Toksik ilişkiler, kendi içlerinde gizli bir büyü taşırlar; başlangıçta çekim ve tutku ile dolu gibi görünen, zamanla insanı yıpratan ve zarara uğratan bir dinamiğe dönüşebilirler. Bizler Bakış Haber olarak Uzman Psikolog Dilan Şık Eroğlu ile samimi bir röportaj gerçekleştirdik.
Özel Haber: Pınar Gürler Yurt
Hayat, çoğu zaman karmaşık ve iç içe geçmiş ilişkilerle doludur. Bu ilişkilerin bazıları, ruhumuzu besleyen, bize sevgi, destek ve mutluluk sunan sağlıklı bağlar iken, bazıları ise karanlık bir çukurun derinliklerine çekebilir diyen Şık Eroğlu, ‘Toksik bir ilişki, genellikle iki kişinin birbirine duyduğu sağlıklı bağların yerini duygusal yaralanmalara bırakması ile kendini gösterir. Manipülasyon, eleştiri, kıskançlık, bağımlılık ve iletişimsizlik, bu tür ilişkilerin temel taşlarındandır. İlişkide, bir taraf sürekli olarak diğerini aşağılayabilir, küçük düşürebilir veya kontrollu davranışlarla özgürlüğünü kısıtlayabilir. Bu durum, zamanla kişinin özsaygısını zedeler ve ruhsal sağlığını tehdit eder. Hayatın her alanında olduğu gibi, bu ilişkilerin de bir bedeli vardır. Kayıplar, hayal kırıklıkları ve derin yalnızlık duyguları, toksik bir bağın sonuçları olarak kapımıza gelebilir ’dedi.
Şık Eroğlu, toksik ilişki sırasında doğabilecek problemleri başlıklarla anlattı;
KENDİNİ KAYBETME ANI
Toksik bir ilişkiye hapsolmuş bireyler, sık sık kendilerini kaybetmiş hissederler. Hayat, onların gözünde, ilişki dışında hiçbir anlam ifade etmez hale gelir. Kendi istekleri, hayalleri ve hedefleri, partnerlerinin ihtiyaçları ve beklentileri çerçevesinde şekillenir. Bu süreçte, kendine yabancılaşma, içsel bir boşluğa yol açar. İnsan, uzun süre boyunca başkasının hayatında kaybolduğunda, kendi öz benliğinden uzaklaşır.
KIRILMA NOKTASI VE YENİDEN DOĞUŞ
Toksik ilişkilerdeki kırılma noktası, çoğu zaman en derin acının ve kaybın yaşandığı andır. Bu noktada, bir karar verilmesi gerekir: Ya bu karanlık kuyudan çıkmak için mücadele edeceksiniz ya da orada kalmayı seçeceksiniz. Özellikle, bir kişinin ruh sağlığı tehdit altındaysa, ayrılmak, hayatta alınabilecek en cesur adımlardan biridir.
Ayrılırken asıl zor olan, geçmişteki anılara, yapılan yatırımlara ve hissettiğimiz çaresizliğe veda etmektir. Ancak bu süreç, aynı zamanda kendine dönme, yeniden doğma fırsatını da beraberinde getirir. Bu yolculuk, kişinin hem ruhsal hem de duygusal olarak sağlıklı bir benlik anlayışına ulaşmasını sağlar.
KENDİNİ BULMA SÜRECİ
Kendine yeniden kavuşmak, zaman alabilir ama imkânsız değildir. Bu süreç, kendimize olan sevgimizi artırmak, içsel gücümüzle yüzleşmek ve geçmişteki yaralarımızı iyileştirmek için bir fırsattır. Kendimize zaman ayırmak, hobiler edinmek, kişisel gelişim kitapları okumak, terapi desteği almak ve sağlıklı ilişkiler kurma çabası içinde olmak, bu yolculuğun yapı taşlarını oluşturur.
Şık Eroğlu, ‘Unutmayın, hayatta en önemli ilişki, kendi kendinize olan ilişkilidir. Kendinizi sevdiğinizde, başkalarının sizi nasıl gördüğüne dair algınız da değişir. Kendi değerinizin farkına vardığınızda, sağlıksız bağların sizi alıkoymasına izin vermeyeceksiniz’ diyerek sözlerine ‘Sonuç olarak, toksik bir ilişki, hayat yolculuğunda karşılaşabileceğimiz zorluklardan sadece biridir. Kendinizi kaybettiğinizde, yeniden doğmak için bir adım atın. Güçlü olduğunuzu hatırlayın ve kendinize güvenin. Gerçek aşk, önce kendinize duyduğunuz aşkla başlar. İçsel mutluluğunuz, sağlıklı ilişkilerin kapılarını aralayacak ve hayatınızda gerçek bir fark yaratacaktır’ ekledi.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.