© Elazığ Günebakış Gazetesi

Uzm. Dr. Deniz: 'Şiddet Kişiye Çocukluktan Gelen Bir Eğilimdir!'

Uzm. Dr. Deniz: 'Şiddet Kişiye Çocukluktan Gelen Bir Eğilimdir!'

Türkiye'de yaşanan vahşi cinayetler ve sosyal medya platformlarında yaşanan intihara özendirici paylaşımların ardından PsikiyatristUzm. Dr. Ömer DENİZ, Bakış Haber’le özel bir röportaj gerçekleştirdik. Sosyal medyanın yanlış kullanımından ve kadına şiddet hakkında önemli değerlendirmeler yapan DENİZ, ‘Günümüzde sosyal meydanında etkisiyle şiddet olaylarının haberleri, görselleri, görüntüleri paylaşılıyor.’ dedi

 

HABER: Pınar GÜRLER YURT
Bakış Haber olarakPsikiyatrist Uzm. Dr. Ömer DENİZ, sosyal medyanın yanlış kullanımı ve kadına ve çocuklara şiddet konusunda bir röportaj gerçekleştirdik. “Şiddet, kişiye çocukluktan gelen bir eğilimdir diyen DENİZ, ‘Kötü insanların işledikleri bu toplumun kabul göremediği şiddet içerikli davranışları psikiyatrik tanılara ve ilaçlara bağlamak. Son derece yanlış bir uygulama. Dolayısıyla buna dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.

İŞTE O RÖPORTAJ:
Discord vb. diğer sosyal medya platformların gençlere, intihara teşebbüs, kötü alışkanlıklara yöneltiyor. Sizlerin bu sosyal medya platformları için düşünceleriniz nelerdir, insanları nasıl etkiliyor?

Sosyal medya platformları aslında hepimizin günlük yaşamda çok kullandığı arkadaşlarımızla, dostlarımızla yazıştığımız, resim paylaştığımız, duygularımızı paylaştığımız platformlar. Dünyanın her yerinde milyonlarca insan bu platformları kullanıyor. Ancak burada ki sorun bu platformları kötü amaçlı kullanımı. Yani kötü kişiler tarafından kötü amaçlı kullanımı söz konusu.

Son yaşanan olayda suç işleyen kişinin bahsedilen sosyal medya platformu kullanımı, orada bir takım kendine benzer duygu ve düşüncelerinin olan kişilerle yazışması ve orada bir takım suç teşkil eden paylaşımlar ve konuşmalar yaparak zara verici duygularını güçlendirmeye çalışması söz konusu. Bu platform insanların yazıştığı, görüntüler paylaştığı, videolar paylaştığı, gruplar oluşturdukları, bu gruplara bazı kişilere davet ettikleri, grupları yönettikleri bir takım platformlar. Yani yaklaşık dünya da 300 milyon civarda kişinin kullandığı söyleniliyor. 2020 yılında 150 milyon kişi bu uygulamayı kullanıyor. Ama bu uygulamayı kullanan kişiler kötü amaçlı kullanıyor diyemeyiz. Yani bir bıçağı kasap kullanırsa işinde kullanır, evde bir ev hanımı kullanırsa yemeğini ve salatasını yapar ama suç işleyen biri bunu birini yaralama öldürme kastıyla kullanırsa bu bir zararlı kullanım olur. Dolayısıyla burada ki sorun anti sosyal kişilik bozukluğu olan, özgüveni olmayan, toplumda yer edinemeyen, sosyalleşmemiş, kendini değersiz bulan, içinde öfke ve saldırganlık duyguları olan, kişiler tarafından olumsuz, kötü amaçlı kullanılmasıyla alakalı.

Burada tabi ki bir şiddet konusu söz konusu. Şiddette ne yazık ki en çok kadınlara ve çocuklara uygulanıyor. Dünyanın her yerinde kadınlar ve çocuklar şiddet görüyorlar. Her toplumda.  Günümüzde sosyal meydanında etkisiyle bu şiddet olaylarının haberleri, görselleri, görüntüleri paylaşılıyor. Dünya’nın her hangi bir yerinde yaşanan bir olay, milyonlarca kişiye aynı anda paylaşılıyor. Dolayısıyla insanlar bu durumdan çok olumsuz etkileniyorlar. Mesela başka bir ilden online olarak görüştüğüm bir vaka, bu yaşanan olayı tesadüfen sosyal medyada izliyor ve bir haftadır uyuyamıyor, sürekli ağlıyor, korku içinde, sokağa çıkmak istemiyor, ailesinin yada kendisinin başına kötü bir şeyin geleceğini düşünüyor, sokakta ki bütün karşı cinsteki kişilerin potansiyel bir tehlike ve tehdit olarak görmeye başlıyor. Dolayısıyla kendini güvende hissetmiyor.

‘Peki Bu İnsanlar Neden Bu Suçları İşliyorlar?’

Dünyanın her yerinde suç işleyen insanlar var. Madde kullanan insanlar var, hırsızlık yapan insanlar var, kendisine ve çevresine zarar veren bir takım sorunlu kişiler var. Kişilik bozukluğu olan kötü insanlar var. Şimdi tabi bazen bu olaylar medyada yer alırken yok anti-depresan kullanıyordu, yok psikiyatrik tedavi alıyordu gibi olayı psikiyatriye bağlamak, olayı ilaçlara bağlamak şeklinde son derece de yanlış bir takım ifadeler yer alıyor. Dolayısıyla bu tedavi gören, ilaç kullanan insanları etkiliyor. Yani sanki bu kötü bir şey bu sefer öfkesinden, sinirinden dolayı, diyelim ki öfke kontrolünü sağlamak için tedavi alan insanlar tedaviden vazgeçiyorlar. Sanki bunu yapan ilaçmış gibi. Mesela bugün ben sosyal medya ile haberleri karıştırırken bu tarz şeyler önüme çıktı. İşte suçlanan anti-depresan, suçlanan ilaç gibi… bunlar son derece de yanlış şeyler. Yani kötü insanların işledikleri bu toplumun kabul göremediği şiddet içerikli davranışları psikiyatrik tanılara ve ilaçlara bağlamak. Son derece yanlış bir uygulama. Dolayısıyla buna dikkat etmemiz gerekiyor.

 

‘Neden Toplumda Suçlar?’

Suç aslında öğrenilen bir davranış. Yani şiddet de bulaşıcı bir durum. Yani şiddetin bulaşıcılığı var.

‘Nasıl Bulaşıyor Şiddet?’

Çocukluğunda babasının annesine olan şiddeti gören çocuk, şiddeti öğreniyor. Kendisine şiddet uygulandığında şiddeti öğreniyor.  Kendisi güçlü konuma geçtiğinde ya da belli bir yaşa geldiğinde bu sefer kendisi şiddet uygulayan taraf oluyor. Aslında çocukluktan beri bulaşıcı bir davranış. Dolayısıyla şiddeti böyle görmemiz gerekiyor.  Yani şiddetle ilgili eğitimlerin aslında aileden çocukluktan başlaması gerekiyor. Okuldan başlaması gerekiyor.

‘Mesela Okullarda Nelerle Karşılaşıyoruz?’

Çeteleşen çocuklar. 3-4 tane çocuk bir araya geliyor, akran baskılarıyla, güçlü olarak başka çocuklara zarar verme davranışlarına giriyorlar.

‘Bunları Nerden Öğreniyorlar?’

Bunu dizilerden öğreniyorlar, sosyal medyalarda ki paylaşımlardan öğreniyorlar, ceza almayan suç örgütlerinin haberlerinden öğreniyorlar. Yani eğer bir suç cezasız kalırsa o zaman insanlar o suçu işlemekten kaçınmazlar. Aslın da burada ki temel sorunlardan bir tanesi yasamanın kendini yenilemesi. Yani yasama toplumu korumaya yönelik olmalı. Yani mağduru korumaya yönelik olmazsa, suçluyu korumaya yönelik olursa ki günümüzde yasalar suçluyu korumaya yönelik…

Mesela haberlerden izliyoruz. 7 kere 10 kere 20 kere suç işleyip sokakta dolaşan insanlar var. Bunlar suçu işlemiş, polis bunları yakalamış, adliyeye sevk etmiş, adliye serbest bırakmış. Ya da suçunu ertelemiş. Dolayısıyla bunlar şunu düşünüyorlar. Bu suçun bir karşılığı yok, yani ben gider birine vururum, zarar veririm ona ama devlet bana zaten bir ceza vermiyor.  İfadem alınacak sonra salınacak. Hatta bazen skeçlere rastlıyoruz. Bunu yaparız şunu yaparız ne kadar cezası var yani öğrenilmiş davranışlar olarak bunu kastediyorum. Dolayısıyla yasamanın hızla toplumun, bireylerin, bizlerin, kadınların, çocukların güvenliğini sağlayacak caydırıcı ceza uygulamalarını yürürlüğe koyması lazım.  Yani bir kişi, başka bir bireye şiddet uyguluyorsa bunun bir karşılığı olmalı.

Geçenler de bana Hollanda’dan bir çocuk geldi. Onunla görüşürken, ‘okulda sizleri yabancı gördükleri için Hollanda vatandaşlı olan çocuklar sizlere zarar veriyor mu?’ Çocuğun bana ifadesi şu oldu; ‘Hollanda da hiçbir çocuk okulda başkasına zarar veremez. Verirse eğer hemen ailesini çağırırlar, o çocuğu uzaklaştırırlar. Okulda aileye gerekli bilgiyi verir devlet hemen buna el koyar.’ Ama bizde şimdi bir çocuk bir çocuğu dövüyor, yaralıyor o okul yönetimi bazen hiçbir şey yapmıyor. Öğretmeni dövüyorlar yani şiddet sadece kadınlara, çocuklara değil ki. Ambulansta sağlıkçıyı dövüyorlar. Ambulansı durduruyorlar şimdi bunun karşılığı cezası olmazsa, bir hapis cezası, ağır cezası olmazsa bu adam bunu yapmaktan vazgeçer mi? Yani bana yol vermedin diye ambulansı durdurup döven insanlardan bahsediyoruz. Bunlar sağlıklı bireyler değil bunlar kötü insanlar. Bunlar depresyon tedavisi alan insanlar değil. Bunlar psikiyatri tanı alan insanlar değil. En büyük yanlışımız şu; psikiyatri tanı almış. Psikolojik tedavi görmüş. İnsanları bu şekilde etiketlemek çok yanlış. Tedavi alan insanları damgalıyorsunuz. Sanki tedavi almak kötü bir şey. Asıl konu onun psikiyatriye gitmesi değil, gitmemesi. Tedaviyi reddeden, destek almayan, içindeki kötü duyguların farkında olmayan, kendine güven duygusu olmayan…. Diyor ki sen beni reddedemezsin adamda narsist, psikopat, anti-sosyal bir kişilik var. Beni kimse reddedemez, ben birini sevdiysem o beni böyle kabul etmek zorunda. O yüzden ona karşı bir öfke biriktiriyor. Çünkü kendine güveniyor. Yani bir eğitimi yok  bir başarısı yok hayatta bir başarısı yok yani bu başarısız haliyle başkalarına şiddet uyguluyor hatta bazen kendisine bile şiddet uyguluyor. Çünkü bu kabul edilmeyecek bir durum.

Tabi ki şiddet konusunda hepimize düşen görevler var. Eğitimcisinden, anne babasından,  sağlıkçısından, toplumdaki aydınlardan, sivil toplum kuruluşlarının çabalarına çok ihtiyacımız var. Ama en önemlisi yasamanın bir an önce 35 yıllık tecrübemle söylüyorum bana göre caydırıcı cezaları mutlaka uygulaması lazım. Bu olmadıktan sonra suçlar giderek daha da artar.

‘Peki Caydırıcı Cezalar Olursa Suçlar Sıfır Olur Mu?’

Hayır! Dünyanın hiçbir yerinde suç sıfır olmaz. Ama hiç olmazsa suç işleyenler cezasını bulur. Böylelikle suç işleyenler bilirler ki bunun sonucunda şu kadar hapis cezası var ve ya bu kadar ağır ceza alacağım. Bunu en azından bilir. O zaman biz caydırıcılıktan bahsedebiliriz.

Yani sosyal medya hepimiz hayatta kullanıyoruz. Siz bu röportajı yaptınız nerde paylaşacaksınız? Sosyal medya da. Peki insanlar bu yaptığımız söyleşiyi nerden okuyacaklar? Sosyal medya da. Sosyal medya, dolayısıyla bu anlamda baktığımızda yararlı bir şey. Ama birisi diyelim ki toplumu tahrik eden başka insanları aşağılayıcı, suça yönelten amaçla kullanılıyorsa mesela bu sohbet programlarında ne yapıyorlarsa birbirine yakın gruplar bir grup oluşturuyorlar. Yani seyahat etmeyi sevenler seyahat grubu oluşturuyor. Ya da şiddet eğilim olanlar, şiddet eğilim olanlarla bir grup oluşturuyor. Ve ne yazık ki oralarda olumsuz paylaşımlar yapıyorlar. İşte nasıl suç işlerim? Nasıl iz bırakmam? Nasıl ceza almadan sıyırırım? Yani görüştüğümüz bazı vakalar bu tarz şeylerinden bahsediyorlar. Hastanın öyküsünü aldığınızda sosyal medyada internet ortamında, arama motorlarından bunları aradıklarını görüyoruz. Sadece öfke duyarak sadece kızarak yasaklayarak bir yere varamayız. Kumar yasak ülkemizde kumarhaneler de yasak. Ama herkesin elinde bir kumarhane var. Herkesin elinde 3-4 tane kumarhane var. Elimizde bir telefon, tablet, bilgisayar var. O bilgisayarın bir tuşuna dokunarak kumarhaneye çevirebiliyoruz. Dolayısıyla insanların bunu iyi veya kötü amaçla kullanımını ayırt etmesi.

 

Gençleri Bu Tür Mecralardan Nasıl Uzak Tutabilir Ebeveynler, Bunun İçin Önerileriniz Nedir?

Ebeveynler hangi sosyal medyayı hangi amaçlarla kullanıyorlar, hangi platformları kullanıyorlar… mesela bana gelen bir aile çocuğunun telefonunu kurcalarken bir kumar sitesine bahis sitesine girmiş olduğunu tespit ediyor. Ya da pornografik bir siteye girdiğini görüyor. Yada diyelim ki  madde kullanan yada suç işleyen gruplarla ilgili kişilerin takip edilmesini fark ediyorlar. Dolayısıyla burada uyanık olmamız lazım. Yani sosyal medyayı, telefonu kısıtlayarak bir yere varamayız. Ama zararlı içerikleri takip edebiliriz.

Özellikle ilkokul, ortaokul, lise çağındaki çocukların kimlerle arkadaşlık yapıyorlar bunlar nelerden zevk alıyorlar, dinlediği müzik gruplarından tutun, ilgi duydukları alanlar nelerdir? Yani buradaki sorunlu alanları fark ettiklerinde bununla ilgili önlemler alabilirler.

Ya da çocuklarımızı eğitebiliriz. Mesela kliniğe gelen küçük yaşta ki çocukların istismardan korunmasıyla ilgili onlara seans içerisinde eğitimler veriyorum. Hiç kimse sizin izniniz olmadan bedeninize dokunamaz. Bedeninizin özel bölgelerine dokunmalarına asla izin vermeyin. Böyle durumlarda sizi tehdit etseler de korkmayın bunu ailenizle veya bizimle paylaşın. Çünkü bunu yapan istismarcıların çoğu korkutarak bunu yaparlar. Eğer bunu annene babana ya da ailenden birine söylersen sana ya da ailende ki bireylere zarar veririm. Dolayısıyla çocuk korkuyor paylaşmıyor. O yüzden de o istirmacı da istimrarına devam ediyor. O yüzden biz çocuklara bunun eğitimini veriyoruz. Ebeveynleri bilgilendiriyoruz. Çocuklarınızı yalnız başına, tanımadığınız kişilerle bir arada bulundurmayın. Ya da uyanık olun bu konularda.  O yüzden çocuğunuz telefonda hangi oyunları oynuyor, kimlerle arkadaş, yani zararlı durumları tespit edersek, farkına varırsak bunları konuşuruz. Çünkü konuşmamız lazım. Yani bu tarz alanlara, gruplara ve sohbet ortamlarına uygulamalar kullanmayı uygun bulmuyoruz. Sonuçta çocukların telefonları ebeveynleri  dına alınmış. Kontrol ebeveynlerde olmalı. Faydalı olanlarda o zaman zaten faydalı olan kısımlara yöneltmek lazım. Çünkü dünya teknoloji çağı. İnternet çağı. Nasıl engelleyeceğiz onu?. Dolayısıyla bilinçlendirerek, takip ederek duyarlı olarak. Ne yaptıklarını inceleyerek. Bunların farkına varıp zararlı içeriklerden çocuklarımızı korumamız lazım.

 

Ülkemizde Kadına Şiddet Konusu Hep Vardı. Son Dönemde De Yaşanan Olayları Türkiye'yi Tekrar Ayaklandırdı Ve Bu Cinayet Psikolojisi Bozuk Olan Biri Tarafından İşlendi. Sizlerin Bu Konuda Düşünceleriniz Nelerdir?

 Psikolojisi bozuk derken, biz bu konuda insanların yanlış olduğunu söylüyoruz. Kötü insan kötüdür. Dünyanın her yerinde cinayet işleyen seri katiller var. Mesela Amerika da silahlı saldırı olmuş 12 kişi öldürülmüş. Ya da elinde silahla bir öğrenci geliyor, başka öğrencilere silahla zarar veriyor.

Şiddet daha çok erkekler tarafından başvurulan bir durum. Yani erkekler derken tüm erkeklerden bahsetmiyoruz. Kötü olan, anti sosyal özellikler taşıyan, kendini düşünen, kendine güveni olmayan, toplumda yer edinememiş kişiler bunu çoğunlukla bunlar yapıyor. Psikiyatri tanı almış olan kişiler suç işlemiyor. Hatta bunlar kendisine ve ailesine zarar veriyor. Ama bu toplumda infial yaratan olayları işleyenlerin çoğu psikopat dediğimiz, kötü insanlar böyle diyelim. Bu psikiyatri tedavisi almış insan bu suçu işledi diyemeyiz. Bu insanı rencide eder. Sanki psikiyatri tedavisi alan kişiler bu tarz olaylar yaşıyor. Buda yanlış bir algı oluşturur. Bunu düzeltmemiz lazım.

Narin cinayetinde psikiyatrik teşhis alan mı bunu yapmış? Hayır. Ama içlerinde kötülük var. Ve bu kötülük bir durum geldiğinde ne yazık ki yaşanıyor ve oradaki birçok kişi buna katılmış alınan ifadelerden biz bunu anlıyoruz. Bizler bunu psikolojik teşhis olarak indirgeyemeyiz. Bizler bunu böyle düşünürsek suça legalite kazandırmış oluruz.  Kötü insanlar suç işliyorlar, devlet bu insanların yakasına yapışmalı, yasamasıyla en ağır cezaları vermeli ve en azından toplumda güvensizlik içinde yaşayan kesimin güvenliğini sağlamalı.

Polisin silahını alıp, polisi şehit eden psikopatlarla karşılaşıyoruz. Burada eksik giden bir şey var. Yani bu sistemi hepimiz sorgulamalıyız. Yani bütün siyasi partiler, yöneticiler, hukuk sistemi ve güvenlik sistemi bunları sorgulamalı. Adamın elinde silah var, ateş ediyor ama devletin polisi onu etkisiz hale getiremiyor.   Burada bir eksiklik var. Kim yaşamını kaybediyor? Yaşamının baharında bir kadın polis memuru. Onun evladı ortada kalıyor, onun anne babası acı çekiyor. Yani burada olması gereken, gerekenler yapılmadığı için böyle oluyor. Dolayısıyla bunları hızla düzeltmemiz lazım. Sosyal medyadan sadece tepki göstererek kızarak bunun üstesinden gelemeyiz. Toplumda duyarlılık oluşturarak, bu tarz yasaların çıkmasını sağlayarak, bunun için bir çaba içerisinde olmamız lazım.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER