Psikolog Şahincan'dan Kaygılı Bağlanmak Üzerine ‘ İçsel Güveni Yeniden İnşa Etmek’
GÜNDEMPsikolog Şahincan'dan Kaygılı Bağlanmak Üzerine ‘ İçsel Güveni Yeniden İnşa Etmek’
İlişkilerde güvensizlik, aşırı onay arayışı ve terk edilme korkusu… Peki, kişi içsel güveni yeniden nasıl inşa edebilir? Psikolog Doğukan Şahincan, kaygılı bağlanma tarzının kişilerin ilişkilerindeki bu sorunları nasıl tetiklediğini ve terapötik süreçle bu döngüyü kırmanın yollarını Bakış Haber’e anlattı.
Haber: İrem Yılmaz
“KİŞİNİN ÖZGÜVENİNİ DOĞRUDAN ETKİLER”
Kaygılı bağlanma tarzının genellikle erken çocukluk döneminde bakım verenin tutarsız, öngörülemez veya duyarsız tepkileri sonucu geliştiğini dile getiren Psikolog Doğukan Şahincan, “Çocuk, duygusal ihtiyaçlarının ne zaman ve nasıl karşılanacağını kestiremediğinde, sürekli tetikte ve ilişkisel onaya bağımlı bir bağlanma modeli oluşturabilir. Bu da bireyin yetişkinlikte ilişkilerde aşırı onay arayışı, terk edilme korkusu ve yoğun ilişki kaygısı yaşamasına neden olabilir. Psikolojik olarak bireyde sürekli bir değersizlik hissi, yüksek duygusal dalgalanma ve içsel istikrarsızlık görülebilir. Bu durum kişinin özgüvenini doğrudan etkiler; çünkü benlik değeri, başkalarının ilgisine ve tepkilerine bağımlı hale gelir” dedi.
“SAĞLIKLI SINIRLAR KOYMAK, NEDEN HAYIR DEDİĞİNİ ANLAYABİLMEKTEN GEÇER”
Bu tarz bağlanma yapısına sahip bireylerin öncelikle kendi ihtiyaçlarını fark etme ve bu ihtiyaçların geçerliliğini kabul etme sürecine girmelerinin önemini vurgulayan Psikolog Şahincan, “Sağlıklı sınırlar koymak, yalnızca “hayır” demeyi öğrenmekten değil, “neden hayır dediğini anlayabilmekten” geçer. Bireyin, ilişkisel alanı içinde kendilik değerini koruyabilmesi için güvenli alanlar oluşturması, içsel kaynaklarını tanıması ve duygusal regülasyon becerilerini geliştirmesi gerekir. Bağımsızlık ise ilişkilerden kaçınmak değil, ilişkide bireyselliğini sürdürebilmekle ilgilidir. Bu da yapılandırılmış farkındalık çalışmaları, içsel diyalogun gözlemlenmesi ve yavaş yavaş tolerans penceresinin genişletilmesiyle mümkün olabilir” ifadesini kullandı.
“AŞIRI KORUYUCU TUTUMLAR KAYGILI BAĞLANMA DİNAMİKLERİNİ BESLEYEBİLİR”
Kaygılı bağlanma tarzının çoğu zaman çocukluk dönemindeki mikro ya da makro düzeydeki travmatik yaşantılarla ilişkili olduğunu belirten Psikolog Doğukan Şahincan, ”Bu travmalar illaki ağır istismar veya ihmal olmak zorunda değildir; duygusal tepkilerin sürekli geçersizleştirilmesi, belirsiz disiplin uygulamaları ya da aşırı koruyucu tutumlar da kaygılı bağlanma dinamiklerini besleyebilir” dedi. Travmatik deneyimlerin çocuğun içsel güvenlik hissini zedeleyerek, ilişkilerde tetikte kalmasına neden olabileceğini söyleyen Şahincan, Bu durumun ileriki yaşamda ilişki içinde yoğun kaygı, terk edilme beklentisi ve tutunma davranışlarına zemin hazırlayacağının altını çizdi.
“TERAPÖTİK İTTİFAKIN YARGILAYICI OLMAYAN YAPISI, DANIŞANIN GERÇEK BENLİĞİNİ DENEYİMLEMESİNİ SAĞLAR”
Terapi süreci içinde, danışanın terapistle kurduğu ilişkinin bağlanma örüntülerini yeniden yapılandırmak için önemli bir fırsat sunduğunun önemine değinen Psikolog Şahincan, “İlk aşamada duygusal farkındalık ve ihtiyaç tanıma çalışmaları yapılırken, ikinci aşamada bu ihtiyaçlara yönelik sağlıklı karşılıklar geliştirmek hedeflenir. Terapötik ittifakın güvenli ve yargılayıcı olmayan yapısı, danışanın ilişki içinde gerçek benliğini deneyimlemesini sağlar. Zamanla içselleştirilmiş olumsuz inançlar sorgulanır, alternatif düşünce kalıpları yerleştirilir ve bireyin öz-yeterlik hissi artırılır. Tüm bu süreçte duygusal düzenleme, ilişki içi denge kurma ve benlik sınırlarını koruyabilme becerileri de gelişir” dedi.
İlginizi Çekebilir